AZERBAYCAN VE CEMAL YANGIN

Bir, iki, üç derken, dördü de tamamladık. Kiminiz su yolu yaptınız da diyebilirsiniz ama, Azerbaycan bize su değil de ilaç gibi geldi diyebilirim.
Girişimler Hacı Rahmi ağabeyin daveti üzerine başladı.
Toroslar Kaymakamı (Fatsa Eski Kaymakamı) Kaya Çıtak, ilk gidişimizden sonuncusuna kadar, “Dünyayı gezdim ama Azerbaycan’ın tadı bambaşka” sözünü gündeme taşıyan Hacı Rahmi Yangın, Azerbaycan’da başarıdan başarıya koşan, işadamı, son seçimde de ATİB’in başkanlığına yeniden seçilen oğlu Cemal Yangın’la irtibat kurup, 5 kişilik ekibi tamamlayarak yollara düşmemizi sağladı.
Hacı Rahmi ağabey, “Ne zaman müsait oluruz”sorusuna , “Düğünler başlıyor, Ramazan ayı yaklaşmaya başladı. 3 Mayıs bence müsait cevabını verince, yol arkadaşlarımız Toroslar Kaymakamı Kaya Çıtak, Dolunay Motel işletmecisi Zeki Yangın ve Sigortacı, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Haşim Bursalıoğlu ile birlikte 3 Mayıs Pazar günü İstanbul Atatürk Havalimanı’nda buluştuk. Uçağımız 15.40’da kalkacaktı ama 1.5 saat rotarlı da olsa THY ile Bakü Haydar Aliyev Havalimanı’na 2,5 saatlik uçuşla indik.
Haydar Aliyev Havalimanı’nda bizi karşılayan Cemal Yangın’la birlikte kısa bir kara yolu yolculuğundan sonra 3 gün konaklayacağımız Holiday Inn oteline yerleştik.
Cemal Yangın kardeşimiz daha önceki gezilerimizde olduğu gibi her şeyi planlı ve programlı bir şekilde ayarlamış. Bizi yerleştirip otelden ayrılırken de sabah saat: 10.00’da buluşma saatini belirliyor.
Sabah hepimizden önce otele gelen Cemal Yangın’la birlikte ekibe tahsis edilen otomobillerle İstanbul Çarşı’nın yeni iş merkezine gidiyoruz.
İstanbul Çarşı’nın yeni yeri dizayn edilmiş 5 katlı bina. Giriş katında güleryüzlü personeller ekibimizi karşılıyor. 5. Kattaki Cemal Yangın’ın ofisinde bir süre istirahat edip, gezi programı başlıyoruz. İlk durağımız Fahri Hiyaban'daki eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in mezarı. Burada dualar edildikten sonra ikinci durağımız "Şehitler Hiyabanı" 1918 yılında Bakü Muharebesinde öldürülmüş Azeri ve Türk askerlerin defnedildiği yer. 1924-1990-lı yılları arasında Hiyaban adı değiştirilmiş ve bolşevikler burada eğlence kompleksleri yaparak adını Dağüstü Park olarak değiştirmişlerdi. 1990 yılı Kara Ocak denilen olaydan sonra bu alan yine "Şehitler Hiyabanı" adını almıştır.
Burada da mezarları ziyaret edip dualarımızı yaptıktan sonra Türk şehitliği yanındaki yanındaki , bakım nedeniyle ibadete kapatılan Bakü Türk Şehitliği Camisiini ziyaret ettik.
(Bakü Türk Şehitliği Camii 1995'te hizmete açıldı. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan cami, 1918'de Azerbaycan'ı işgal eden Ermeni ve Bolşeviklere karşı Azerbaycanlılara yardıma giden Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu'nun
1130 şehidin anısına Bakü'de yaptırılan "Türk Şehitliği"nin yanında bulunuyor.
Ziyaret sonrası Türk camiisi yanında bulunan Din Hizmetleri müşavirliğinde uzun yıllar Konya Necmeddin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapmış, daha sonra Bakü’ye din görevlisi olarak atanan Prof. Dr. Kamil Güneş’i makamında ziyaret ettik. Güneş kısa ziyaret sırasında öyle konulara temas etti ki, hayran kalmamak elde değil. Bu arada bilgi ve tecrübesinden istifade etmek için Fatsa’ya davet ederek konferans vermesini talep ettik. İnşallah saygıdeğer hocamızı Fatsa’da ağırlama şerefine nail oluruz.
Hemen akabinde Türk Büyük elçiliği’ne gidip, Büyükelçi Alper Coşkun’un konuğu olduk. Bir büyükelçi ancak bu kadar nazik, bu kadar kibar, bu kadar konuksever olabilir. Ekibimizi öyle karşıladı ki, sanki yıllardır dost ve arkadaşmışız gibi. Tabii bunda Cemal Yangın kardeşimizin büyük rolü var. Cemal kardeş yaptığı işlerle ve kurduğu dostluklarla kendini öyle sevdirmiş ki, gurur duymamak elde değil.
Büyükelçi Alper Coşkun elçilik olarak yaptıkları çalışmaları anlatırken, “İyi ki Bakü’de Cemal Yangın var. Cemal beyin girişgenliği, sıcak ve samimi dostluğu bizlerin işlerini kolaylaştırıyor. Cemal Yangın bey, Elçilik olarak bizim kolumuz kanadımız oldu” diyerek son noktayı koyuyor.
Gezimize Kültür Müzesi’ni gezerek devam ettik. Müzeyi Azerbaycan lehçesi ile anlatan görevliden sonra bu işin uzmanı olan Cemal Yangın’ın kendi dilimize göre ve tam anlayacağımız bir şekilde sunum yapması, Azerbaycan’ın ne günlerden günlere geldiğini hem gözümüzle görme, hemde kulaklarımızla işitme şansına sahip olduk.
Cemal Yangın 24 yıldan beri Bakü’de olduğu için artık Azerbaycan’ı su gibi yutmuş. Kısaca özetlersek, Bakü’yü Bakülü’den daha iyi biliyor ve daha iyi anlatıyor.
“Gız Galesi” ve sahil boyu gezisinden sonra akşam yine istirahat edip sabah gezimizi sürdürüyoruz.
Hava zaman zaman sert ve kısa süreli yağışlı, ama amaç Bükü’yü tanımak ve gezmek olunca her şeyi unutuyor insan.
Bakü’de bizlere ev sahipliği yapan ATİB Başkanı Cemal Yangın, 24 yıldan beri Bakü’de olduğu için Azerbaycan’ı su gibi yutmuş. Kısaca özetlersek, Bakü’yü Bakülü’den daha iyi biliyor ve gezerken bizlere Bakü’yü tercümanlardan çok daha iyi anlatıyor.
A |
zerbaycan’ın başarılı Türk işadamı ATİB Başkanı hemşehrimiz Cemal Yangın, “Ben bunlarla birlikte bu günlere gelebilmemde en büyük etken beni yetiştiren öğretmenlerim ve babamdır.”
Kuruluşumuz resmiyette 1994 yılıdır. Azerbaycan’ın 1992 yılından beri gelişimini takip ediyorum. Uluslararası alanda tanınır olmasını, uluslar arası rekabete açılışını bu konulardaki gelişmelerin birçok yerinde iş adamları olarak bizler de varız. Siyaset her zaman her şeyi çözemez. Dünyada birçok alanda sivil toplum örgütlerinin büyük bir gücü var. Bizim toplumumuzda bu çok fazla olmasa dünya çapında bakınca çok önemli bir yeri var sivil toplum örgütlerinin. Dünya bankası bile bir konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alır. Sivil toplum örgütleri doktorlar, sanatçılar, ressamlar ya da herhangi bir meslek grubunun içinde bulunduğu bir sivil toplum örgütü olabilir. Burada asıl olan bu sivil toplum örgütünün devletten herhangi bir nakdi yardım alıp almadığıdır. Eğer alıyorsa devletin güdümünde bir örgüt olarak görülebilir. Uluslar arası mecrada buna çok dikkat ederler.
1994 yılında yabancı sermaye çıktığında şirketimiz İstanbul Çarşı olarak kuruldu. O yıldan bu yana da kesintisiz hizmet etmektedir. Projelerin kapsamına göre bazen 1000 bazen 200 kişilik bir kadroyla yoluna devam ediyor. Azerbaycan yüksek tempodaki gelişme hızını petroldeki manüplasyon neticesinde gelirinin bir kısmını petrolde kayba verdi. Dolayısıyla ülkeyi şimdi bu gelirle yönetme yolunu seçti cumhurbaşkanı, bu konuda da haklı çünkü bireyler için neyse devletler için de aynı şekilde gelir gider düzeni vardır. Azerbaycan petrolün dışındaki sahalarda yatırımı teşvik ediyor, örneğin tarım. Azerbaycan Sovyetler Birliğinde büyük bir tarım bölgesi olarak görülüyormuş. Tarım ve toprak öyle bir şey ki sulama, nadasa bırakmak, gübrelemek gerekiyor ki toprak tarlaya dönüşebilsin. Azerbaycan devleti tarım ve toprak kredisi desteği veriyor şimdi vatandaşlarına. Bunlarla beraber tarım önemli bir yatırım haline geldi.
Öncelikle şunu belirteyim ki Azerbaycan da bir Türk devletidir. Bazen konuşurken Türkî devletler denir bu devletlere ama bu yanlış bir kullanımdır. Orası da Türk devletidir. O nedenle Azerbaycan da Türk iş adamları değil de Türkiye’den gelen iş adamları diyorum ben bunlara. Azerbaycan da bulunan iş adamları ve Türkiye’den gelen iş adamlarının ortak kurduğu bir birlik var. Hatta bu birlik dünyada çok az örneği olan bir birlikteliktir. Netice itibariyle Azerbaycan da bulunan iş adamları ve Türkiye’den gelen iş adamları birleşmişler ve 3. Dünya ülkelerine projeler yapıyorlar. Bu 3. Ülkelerden maksat, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, hatta Avrupa ülkelerinden bazılarına projeler yapmaktadır. Bu projeler küçük ölçekli değil gayet yüksek oktavlı projelerdir. Gelecek Azerbaycan için en büyük dezavantaj, ülkesinin %21’i işgal görmüş olmasıdır. Bazı bölgelerde bu işgal sorun kelimesine dönüştürerek durum küçültülmeye çalışılıyor. Böyle de olunca bu olaylar Avrupa’nın dikkatini çekmiyor. Hâlbuki işgal ile sorun çok farklıdır. İşgal de kan var yıkım var. Mesela Karabağ Sorunu değildir, Karabağ işgal edilmiştir. Hocalı’da soykırım yapılmıştır. Bizim bu yıldan itibaren her 24 Nisanı, her 20 Nisanı beyaz saray ne diyecek. Avrupa parlamentosu ne diyecek diye düşünmek yerine bunları silecek projeler yapmamız gerekiyor. Müslüman ülkeler olarak Avrupa’nın bize karşı ön yargıları var. Bunu kırabilmek için çok düzgün ve dürüst işler yapmalıyız.
İş adamları sivil toplum örgütlerinin resmi kimlikleri dışında da görev almamalılar. Bu hem Azerbaycan hem Türkiye hem de diğer ülkeler için geçerli. Biz şimdi bunu yapıyoruz. Bulunduğumuz ülkenin işgal edildiğini, halkının zorla evlerini bırakıp göç ettirdiklerini anlatıyoruz. Geldikleri yerde hazır bir düzen yok. Böyle bir durumdayken iş adamlarının buralardaki insanlar için istihdam yaratma amaçlı çalışmalar yapmalıyız. Türk iş adamlarının Azerbaycan da yaptıkları en iyi motivasyon budur. Bu moralin ülkeye büyük bir fayda sağladığını gördük. İş adamları kimsesizlere, yaşlılara, hastalara yardım ederler. Daha önemlisi ülkeyi yabancı sermayeye açmak, ülkeye yeni bir teknoloji gelmesini sağlamak ve bu teknolojiyle yarışır yerli bir teknoloji üretmeyi sağlamaktır. Turgut Özal zamanında bizim ülkemizde üretilen teknolojiler sonucunda Avrupa da satılan iki derin dondurucudan biri Türk malıdır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı diyor ki petrolün etkisinden kurtulup gelişmiş insan üretmeliyiz. Bunu ancak eğitimle yapabiliriz. Eğitim dünyadaki eğitimle eşit düzeyde olmalı. Bu nedenle Azerbaycan ve Türk iş adamları birliği tarafından Türkiye Anadolu Üniversitesi altında bir eğitim programı hazırladı. Öğrencilerine staj imkânları vermektedir. Biz biliyoruz ki bir üniversitenin reytingi mezun ettikleri öğrencilerin iş bulmalarıyla doğru orantılıdır. Bu reytingle beraber ülkelerin katma değeri yükselir.
Azerbaycan enteresan uluslar arası programlara ev sahipliği yapıyor. Haziran’ın 11 de 1. Avrupa Oyunları Azerbaycan Bakü de yapılacak. Bu Azerbaycan için uluslar arası platformda kendini tanıtması için önemli bir fırsat. Tabi bu organizasyon için Azerbaycan birçok yatırım yaptı. Büyük stadyumlar, kapalı spor salonları, havuzlar, tenis kortları yaptı. Bu organizasyon için yurt dışından gelen sporcuların en iyi şekilde ağırlanması için değişik etkinlikler hazırladı. Sizlerde şahit oldunuz birçok çalışmalar bitti. Sizlerin vesilesiyle Azerbaycan’ın bu gelişimini Türkiye’ye de haber vermek istedim. Azerbaycan’ın olumlu reklama ihtiyacı var. Bu memleket Türkiye kardeş ülkelerdir. Azerbaycan ateşkes yapılmasını sağlayan, petrol anlaşmalarını yapan rahmetli Haydar Bey’in etkisi büyük oldu. Türkiye ile sürekli birlikte hareket ettiği için bu deneyimlerden yararlandı. Devlet olarak birbirimize yakın olduğumuz için bu tür geçişler çok daha kolay oldu.
Bundan sonra iş adamları neler yapabilirler, ülke uluslar arası rekabete açıldığı için, daha fazla yatırım yapılmalı. Avrupa da artık bu ülke de yatırım yapmak istiyor. Çünkü buralar yükselen pazarlar. Avrupa da nüfus azaldığı için, Azerbaycan büyük bir pazar. Azerbaycan nüfus planlarını yeniliyor ve daha genç bir nüfus oluşturmayı hedefliyor. Bizler ise yani Türkiye den gel Azerbaycan da çalışan iş adamları ben şahsen 22 yıllık iş hayatımın 20 yılını aktif ticaret yaparak geçirdim. Hiçbir zaman burada bulunmaktan rahatsızlık duymadım. Buradan kazandığımı bu ülkeye geri kazandırmaya çalıştım. Seve seve bu ülkede kalmayı memnuniyetle kabulleniyorum. Sizlerde iki günlüğüne geldiniz bu ülkenin gelişimini gördünüz. Burada gençlerin ülkeyi geliştirip, daha huzurlu bir yer hale geldiğini görüyorsunuz.
Neticede biz burada pasaportla yaşıyoruz ancak bu ülkeyi kendi ülkem olarak görüyorum ve ona göre yatırım yapıp gözlemliyorum. Bir gün gelip hakkın rahmetine kavuştuğumda ülkeme gömüleceğim ama o zaman ki Azerbaycan gençleri bir Cemal Yangın vardı bu ülke için büyük başarılar yaptı diyeceğini biliyorum. Bu konuda tevazu göstermeyeceğim. Bu ülkede her türlü zorluğu yaşadım ama kaçmadım.
Geçtiğimiz günlerde eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ü ağırladık. İş adamları derneği başkanı olarak karşılamaya da gittim, uğurlamaya da. İş adamlarının vefalı olmasını istiyorum. Sadece makamlar varken değil makamlar gittikten sonra da o kişilere hürmet edilmesini bekliyorum. Kendisini havaalanında karşıladım, sivil olarak bir tek ben vardım. Makamında olsaydı daha çok kişi olacağına eminim. Ben bu konuda iş adamlarımızı vefalı olamaya davet ediyorum.
Ticari hayatım boyunca Fatsalı hemşerilerime burada iş imkânı sağladık. Elbette buranın halkına da iş imkânı sağladık onları da yetiştirdik. Bu ülkede de işsizlik bir sorun, bu konuda da bu ülkeye katkım oldu. Elbette Fatsalı hemşerimi çalıştırmakta benim daha öncelikli tercihimdir. Ben bunlarla birlikte bu günlere gelebilmemde en büyük etken beni yetiştiren öğretmenlerim ve babamdır. Bunu asla unutmam ve bu bilinçle hayatıma yön veririm. Bu başarılarımın arkasında öğretmenlerimin olduğunu belirtmeliyim. Sosyal medya sayesinde öğretmenlerimden ve hemşerilerimden haber alıyorum. Hatta yine sosyal medya sayesinde yaptıklarımın karşılığında çok güzel geri dönüşler alıyorum. Bunları duydukça ülkemi daha güzel tanıtmak için kendimde güç buluyorum...