Süheyl Batum Fatsa’da

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Fatsa İlçe Örgütünü ziyaret etti.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Fatsa İlçe Örgütünü ziyaret etti.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin politikalarının sadece fındığa dayalı bir politika olmadığını samimiyetle belirten CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum : “Fındığı, buğdayı, arpayı, şekerpancarını, pamuğu, tütünü, patatesi ve benzeri ürünleri hiçbir zaman politika ürünü olarak görmüyoruz. Bu ürünleri bir bölgenin yaşam unsuru olarak görüyoruz. Dünyanın herhangi bir ülkesine, bu tarım ülkesi olsun veya olmasın, bir yörenin bütün yaşamını yakından etkileyen bir ürününü, oradaki 2 – 3 tüccarın ağzına muhtaç bırakıyorsa, buna da yalan şeyler “ efendim, dünya standartları; efendim, rekabet unsurları” diyor ve insafına bırakıyorsa, o devlet, devlet değildir. O devlet hırsızların devleti demektir. Buradaki hırsızlığı, Ahmet veya Mehmet yapıyor diye değil, böyledir bu iş. Dolayısıyla biz tarımımıza, hayvancılığımıza böyle bakıyoruz. Bu sebeple de sadece oy almak için değil, biz burada şunu görüyoruz. Bu sistemi mutlaka kıracağız. Bu bölgeler Fındık, Çay, Pamuk, Tütün, Buğday ile yaşamını onun üstüne kurmuşsa, o bölgenin insanları dünyanın hiçbir devleti “Bana ne kardeşim, dünya standartları bu, Allah kahretsin” demek hakkına sahip değil. Bu bakımdan göreceksiniz ki, ekonomik politikamız olduğu gibi tarım politikamız da var ve bu politikamızla Türkiye’nin tarımını, köylüsünü kalkındırmaktır. Ekonomik gelişmedeki önceliklerden biri de üreticilerimizin emeğinin tam hakkını vermektir. Eğer tarım politikasını yine üç- beş tane küresel gücün, uluslararası şirketin denetimine ve egemenliğine bırakırsak, yuh olsun bize ve herkes yakamıza yapışsın” dedi.
Batum: “Cumhu riyet Halk Partimiz ve Partililer açısından, Fatsa gerçekten de çok önemli bir yer teşkil ediyor. Aslında bunu söylemeye dahi gerek yok. Bugün; biri Örf ve Adet bakımından, biri milli bayram olması nedeniyle iki önemli günün ortasında buraya geldik. 19 Mayıs günü bizim için, Türkiye Cumhuriyet’i için çok önemli bir gündür. Dünyada emperyalizme karşı bir ülkenin ilk defa yeter artık dediği baş kaldırdığı ve emperyalizmi dünyada ilk kez yendiği sürecin başlangıcı olan bir tarihtir. Fakat biz bunu görmezden geliyoruz. Dün Başbakanımız neredeydi? ‘Efendim ben Pentagon’daydım, yok Obama’dan görev alıyordum, gitmezsem başıma neler geleceğini biliyorsunuz.’ Bunlar beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak, 19 Mayıs gibi önemli bir günde, başbakanın Türkiye’de olması gerekirken bu sefer Amerika’da bulunuyor. Geçen sene kulağı ağrıyordu, ondan önce ki sene burnu akıyordu, ondan da önceki sene nezle olmuştu. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı, Türkiye Cumhuriyetinin emperyalizme karşı verdiği mücadelenin en önemli günlerini görmezden geliyor. Şunu açıklıkla söyleyeceğim; eğer bu bilinçsiz bir şey olsaydı veya başbakanın kendi tercihi olsaydı, “ Ben 19 Mayıs’lara, 30 Ağustos’lara, 29 Ekim’lere de gitmiyorum. Ben karşıyım kardeşim bunlara” dese, beni bu kadar ilgilendirmezdi. Ama şunu net görüyoruz ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde 19 Mayıs’ı yaratan olaylar sonucunda olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde de bir oyun oynanıyor” dedi
Batum: “Cumhu riyet Halk Partisi Genel Başkanımız, parti sözcümüz ve bizler defalarca söyledik, çözüm süreci diye bir şey mevzu bahis değil. Çözülme süreci var. Biz bu çözülme sürecinin içerisinde olmadığımız gibi, sonuna kadar karşıyız. Algılamayı yönetmek için “Barış dedikleri şeyi çözülmeyle yan yana oturtup, barış’a karşı mısın?” diyorlar. Cumhuriyet Halk Partisinin tek bir bireyi bile barış’a karşı değildir. Yüzde yüzü ister. Çünkü askere gidenlerin, şehit olanların, gazi olanların hepsi halkın çocukları ve CHP’nin çocuklarıdır. Başbakan’ın oğullarının, bakan’ın çocuklarının bırakın Şehit veya Gazi olduklarını, askerlik dahi yaptığını duymadım. Bülent Arınç’ın ve Bakanların çocuklarının askerlik yaptığını duymadım. Dolayısıyla onlar barış istiyor, biz barış istemiyoruz diye bir şey söz konusu olmaz. Aslında esas barışı Cumhuriyet Halk Partisi ister. Ama barış süreci yalanı adı altında, çözülme sürecine karşıyız. Bu kapsamda Genel Başkanımızın da defalarca söylediği şey “Biz Barış’a Her Yerde Varız” ama ahlaksız bir çözülme sürecine, Amerika Birleşik Devleti’nin denetiminde yapılan, bir takım akil insanların da bunu anlatmak için oluşturulduğu bir sürece karşıyız. Diyorlar ki Türk Halkının yüzde 60’ı süreci destekliyor, böyle bir şey olabilir mi? Türk halkı kendi kötülüğünü ister mi? Türk halkı, eğer barış olduğunu bilse yüzde yüzü desteklemez mi? Tabi ki barış’ı destekler. Ama yüzde 60 biliyor ki, çözülme süreci olduğunu o sebeple destek veriyor. Biz parti olarak hiçbir yerde desteklemedik ve desteklemeyeceğiz. Tayyip Erdoğan gibi adamlara, çocuğum gemi alacak, beni deliğe süpürmeyecekler diye, Türkiye’nin çözülme projelerine destek olmayız” dedi.