FATSA’DA KUR’AN Z İYAFETİ

Camiler ve Din görevlileri haftası nedeniyle ilçemiz müftülüğünce Kuran-ı Kerim Ziyafeti Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı’nda gerçekleşti.
Düzenlenen Kur’an-ı Kerim ziyafetine İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Gürsel Avcı, İlçe Müftülük Şefi Halis Mollakadıoğlu ve din görevlileri katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan İlçe Müftüsü Şenel Yılmaz “ Bilindiği üzere 1986 yılından itibaren Camiler Haftası olarak kutlanmaya başlanan ve Ekim ayının ilk haftasında kutlanan ancak 2003 yılından itibaren Camiler ve Din görevlileri Haftası olarak kutlanmaya devam etmektedir. Camilerimiz müminlerin, inanların Allah’a topluca ibadet ettikleri, dua ve niyazlar okudukları yine vatan, millet sevgisi düşlendiği, şehitlik gazisinin, gazilik aşkının gönüllere enjekte edildiği, güzel ahlakın ruhlara işlendiği kutsal mekânlarımızdır. Camii tarihi islamın ilk doğuşundan itibaren bakıldığında Hz. Peygamber (s.a.v)’in hicretleri esnasında Kuba köyünde yaptıkları ilk mescitle başlar. Hemen daha sonra Medine’ye ulaştıklarında Mescid-i Nebeviyi inşa eder. Bu mescitlerin yapımında bizzat Cenab-ı Peygamber kendileri de sanki bir işçi gibi çalışmışlardır. Bu nedenledir ki, Peygamber (s.a.v) bu sünneti seniyyesine uygun olarak Müslümanlar her gittiği yerde belki de kendi evlerinden önce ibadethanelerini, camilerini ve mescitlerini yapmışlardır. Bunu bu kadar rahat söyleyebiliyorum çünkü Avrupa’da ki Müslüman Türkler daha kendi evi barkı yokken çalıştıkları iş yerlerini, eski atölyeleri, fabrikaları tamir ederek camii ve mescit haline getirmişlerdir. Onun için camii bizim vazgeçilmezimizdir. Aslında bugünkü camilerle Hz. Peygamber (s.a.v) dönemi ve onu takip eden dönemdeki camilerin fonksiyonları birbirinden çok farklıdır. Her şeyden önce camii ibadethanedir içinde namaz kılınan, Kuran okunan yerlerdir. Ama bunun yanı sıra camilerimiz ibadethane olmasının yani münferit kılınan namazdan cemaatle kılınan namaz 27 derece daha faziletlidir. Ama ibadethane namaz kılma yerinin dışında camii Hz. Peygamber döneminde baktığımızda da birtakım fonksiyonlar olduğunu görüyoruz. O dönemde camiler bir eğitim merkezi Peygamber (s.a.v) bizzat ben size muallim olarak gönderildim buyurdukları gibi kendileri ile Kuran ayetlerini sahabeye orada açıklıyorlardı. Camiler birer kültür merkeziydi ve aynı zamanda sosyal yardımlaşma yerleriydiler. Camiler her türlü kültür faaliyetlerinin yürütüldüğü mekânlar, edebi yarışmaların yapıldığı yerlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v) bizzat camilerde yapılmasında cemaati teşvik etmiştir. Camilerin etrafında veya içinde yakınında ne olabilir kütüphaneler var daha doğrusu kıraathaneler var. Bugünkü camilerimizin çevresinde de var kıraathane tabelası görmeniz mümkün ama o zaman ki kıraathanelerde Kuran ve kitap okunurdu fakat bugün levhası kıraathane olan yerlerde oyun oynanıyor. Onun için başkanlarımızın bu sene yeni bir düşüncesi var camilerin çevresinde kıraathane oluşturulması yani okuma evlerinin oluşturulması boş vaktinde cemaatimiz gelsin, çayını içsin, kitabını okusun, sohbetini yapsın veya vakit artarsa eve gitmeyen kardeşlerimiz orada oturup Kuran talimi yapsınlar, kitap okusunlar, ilim mütalaası yapsınlar. Yine bakıyoruz camiler birer sosyal yardımlaşma müessesesidir her türlü yardımlaşmanın ve dayanışmanın olduğu, fakirin fukaranın gözetilip karnının doyurulduğu yerlerdir. Hatta Peygamber mescidine bakıldığında direkler arası ipler gerilmiş ve bunlar asılmış gelen fakir sahabeler onlardan yemek suretiyle karnını doyursunlar diye yapılmış deniyor. Günümüzde de aslında bizler bunların bir kısmını yapıyoruz ama o zaman ki kadar değil. Ciddi şekilde ramazan ayında geçen yıllarda ihtiyacı olan ülkelere yardımlar yapıldı çünkü yardımları yapan cemaatimiz bu yardımları yapan kardeşlerimiz biliyor ki biz hepimiz bir tek vücut mesafesindeyiz ilerde yine bizim başımızda sıkıntı ve dert varsa dünyanın öbür ucundaki Müslüman bunu duymuyor, hissetmiyor ise o mümin değildir. Bugün camilerimiz gerek fiziki alanı itibariyle gerekse işlevi itibariyle eski camilerimizin ve mabetlerimizin yerinde değil hem fiziken küçülmüş, apartman aralarına sıkışmış hem de gördüğü vazife ve işlev itibariyle küçülmüştür. Sadece sanki 5 vakit namaz kılınıp ondan sonra kapıları kilitli hale gelmiş gibi görülüyor. Hâlbuki bizim camilerimiz böyle olmamalı bizler boş zamanlarımızda her zaman camilerde olmalıyız. Haftamızın adı Camiler ve Din görevlileri Haftası din görevlisi ise her zaman caminin ayrılmaz bir parçasıdır. Onların yaptığı işler Peygamber makamıdır çünkü âlimler Peygamberlerin varisleridir diye buyuruyor. Onun için bütün din görevlilerimiz kendilerini bu şuur içerisinde hissederek Peygamber makamında olduklarını ve Peygamber varisleri olduklarını unutmamalıdırlar. Yine din görevlilerimiz her zaman cemaatin yanında ve her zaman cemaati ile iç içe kederli günlerinde, sevinçli günlerinde onların gerek hüzünlerini gerekse sevinçlerini paylaşan kişilerdir. Ve doğumundan ölümüne kadar din görevlisi vardı. Cemaat deyince de biz sadece camiye 5 vakit namazına gelen cemaati kastetmiyoruz. Bir görevlinin görev alanı içerisinde yaşayan mesela köydeki bir görevlinin köyde ne kadar insan varsa camiye gelsin gelmesin herkese bizim görevlimizin ulaşması gerekir ve cemaat deyince biz görev sınırları içerisinde yaşayan ülke sağlıyoruz. Bugün özellikle köylerimizde birçok köyümüzde imamlarımız, cami görevlilerimiz yalnız başına namaz kılar hale gelmektedir. Ama 1 kişi de olsa, 2 kişi de olsa bizim camilerimiz açıktır ve bizim görevlilerimiz görevinin başındadır” dedi.
Konuşma sonrası İstanbul Süleymaniye Camii İmam Hatibi Ekrem Nalbant, İSTOC Camii İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu, Hoca Ahmet Yesevi Camii İmam Hatibi Mustafa Giden’in Kuran ziyafetine yoğun ilgi gösterildi.