Fatsa İlçe Müftülüğü tarafından “Çanakkale Şehitleri ve Şehadet" adlı konferans düzenlendi.
.jpg)
Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı’nda yapılan ve büyük ilgi gören konferansın açılış konuşmasını Fatsa İlçe Müftüsü Şenel Yılmaz yaptı. Müftü Yılmaz, ecdadın 18 Mart 1915’te bağımsızlığını ve onurunu korumak için gösterdiği mücadele ile tarihe unutulmayacak bir destan yazdığını belirterek, “Çanakkale Savaşı’nda çeşitli milletlerden oluşan, insan selini andıran ordular, milletimizin üstüne yürümüş, mehmetçiğin göğsüne bomba ve mermi yağdırmıştır. Milli şairimiz Akif’in ifadesiyle ‘gökler ölüm indirmiş, yerler ölü püskürmüştür’. Kahraman ecdadımız, öldürücü silahların tehdidine karşı iman dolu göğsünü siper etmiş, bir gül bahçesine girercesine vatan uğruna şehit olmayı şeref bilmiştir. Düşmanın mermileri, neferlerimizin göğsünde sönmüş, Çanakkale Boğazı düşmanlarımıza mezar olmuştur. Çanakkale’de kazanılan zafer, savaşın ve tarihin akışını değiştirmiştir. Bu destanın yazılmasında en önemli faktör iman ve vatan sevgisi ile birlik ve beraberlik duygularıdır. Çanakkale’de şahlanan ruh, milletimizin mayasını oluşturan ruhtur. Bu ruh, dinin, vatanın, namusun, bayrağın, kısaca bizi biz yapan değerlerin en zor şartlarda bile feda edilemeyeceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bugün de milletçe, aynı ruh ve inanca, aynı birlik, beraberlik ve dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Bu ruhu yaşattığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun, çözemeyeceğimiz hiçbir problem kalmayacaktır” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen Samsun Aşık Kutlu Eğitim Merkezi Müdürü İhsan Şenocak konferansına, “Milletimiz büyük bir millettir, milletimiz cemaattir, cemadat değildir" diyerek başladı. Şenocak sözlerine şöyle devam etti: “Çanakkale imkansızlıklar mahşerinde milletin ayağa kalkıp büyük şeyler yapabileceğini, destanlar yazabileceğini göstermiştir. Neden bunu göstermiştir de başka milletlerin tarihinde Çanakkale yoktur? Çünkü onlar amin alayları ile camiye giderken ya da camilerin köşelerinde kış gecelerinde sabahları sobaların başında Kur’an-ı Kerim’i okurken hep orada o kahramanlık destanlarını gördüler. Yani bir tufan var. Nuh Peygamber tahta gemilerin üzerinde basit sıradan bir aletin üzerinde tufanda nasıl muvaffak olmuştur? Bunu gören bir Anadolu evladı dünyanın en güçlü donanmasına karşı elindeki mavzer ile durabileceği azmini o cami köşelerinden almıştır. Anadolu anneleri ki, cennetin ‘o kadınların ayağı altında olduğu’ ifade ediliyor. Onlar annedir, ‘kadın’ demiyor Peygamber. İşte Seyit Onbaşıların, Binbaşı Lütfilerin arkasında o anneler vardır. O anneler çocuklarını Çanakkale’ye inandıkları değerleri korumak için göndermişler. Şimdi bizler onlar gibi nasıl olabiliriz. Çanakkale yeniden İslam’a dönüşün destanıdır. Çanakkale kalabalık değil, millet olduğumuzu göstermenin adıdır. Hep o millet bünyesini Çanakkale başlığı altında koruyabilmeyi Allah Teâlâ’dan temenni ediyoruz.” Dedi.