ÜNYE DE FATSA ARASI EKİBİNDEN TEŞEKKÜR
![ÜNYE DE FATSA ARASI EKİBİNDEN TEŞEKKÜR ÜNYE DE FATSA ARASI EKİBİNDEN TEŞEKKÜR](/br/787878888_(38).jpg)
“Bir süredir bölgemizde bulunan ve “Ünye de Fatsa Arası” mizahi belgeselin çekimlerini yapan Yapımcı ve Yönetmen Esra Alkan ile Danışman ve Metin Yazarı Esat Korkmaz kendilerine gösterilen ilgi ve destekten dolayı Ünyelilere ve Fatsalılara teşekkür ettiler.
Dikilitaş’ta Ünye ve Fatsalılarla iftar yemeğinde bir araya gelen Alkan ve Korkmaz, Ünye’de belgesel çekiminin çok keyifli ve insanlarının çok misafirperver olduklarını söyleyerek, herkese katkıları için minnettar olduklarını ifade ettiler.
Dikilitaş’ta verilen iftar yemeğine Fatsa Kaymakamı Selman Yurdaer ve eşi başta olmak üzere, Fatsa’dan ve Ünye’den gazeteciler ve vatandaşlar katıldı. Yemekte teşekkür konuşması yapan Yapımcı ve Yönetmen Esra Alkan ile Danışman ve Metin Yazarı Esat Korkmaz kendilerine gösterilen ilgi ve destekten dolayı Ünyelilere ve Fatsalılara teşekkür ettiler.
Esra Alkan ve Esat Korkmaz yaptıkları açıklamada şöyle dediler: “Kültür Bakanlığı’nın katkı verdiği Ünye de Fatsa Arası adlı belgeselin, set çekimlerini tamamlamış bulunuyoruz.
Yaklaşık 20 günlük zamanı birlikte yuttuk: Zamanı yutmak, geleceğe gebe kalmak anlamına gelir. Doğumunu beklemek hakkımızdır, diyoruz. Bu belgesel yaşama taşındığında, sizler de bizler de hakkımızı almış olacağız. Gönül kapınızı çaldık; açtınız, konuk olduk gönüllerinize. Anılar ürettik ve ürettiğimiz anıları bedenlerimizin yorgunluğunda gizledik. Bir daha buluştuğumuzda anılarımızı gizlediğimiz yerden çıkarıp içeceğiz: Kendimizi çoğaltacağımız kesin. Çünkü ilişkiler mizaha döküldüğünde ruh uyanır: İşte o zaman, anlatılan mizahta görüntümüzü izleyebiliriz. İzlediğimiz görüntü içimizdeki vicdanımızdır.
Bu çalışma, Ünyelinin ya da Fatsalının kendi vicdanıyla buluşabilmek için birbirini nasıl kullandığını öğretti bize. Vicdanının izinde yürümeye başladığında, aynadaki yansıması dışında hep bir gözleyeninin olduğunu öğrendik. Üçüncü bir göz olarak; biz de girdik aynaya, yaşam hallerinize taşındık. Kabına sığmayan, dostlarını güldüren, düşmanlarını çatlatan Ünyeliyle Fatsalıyla tanıştık. Başkalarından mizah ödünç almadığınızı, kendi yaşamınızdan derlediğinizi, derlediğiniz mizah tarafından gönül perdesine taşınan birer oyuncu olduğunuzu öğrendik. Anladık ki uyanıkken Fatsalı da Ünyeli de tek bir ortak dünyada yaşar; oysa mizah yaparken herkesin kendine ait özel bir dünyası vardır. Fatsalı da Ünyeli de kendi özeliyle olayları sorgulamaya başladığında, olaylar dünyasına insansı tatlar katar; içini elden geçirir bir bakıma; mizahı, bilincini yoklamak için yapar. Demek ki düşüncesini örselemeyen, düşüncesine iş gördüremeyen mizah yapamaz. Bu nedenle mizah, beden davranışlarına emretme sanatıdır bir bakıma. Boşuna dememişler; insan, mizahında gizlidir, diye. Fatsalıya göre Ünyeli, Ünyeliye göre Fatsalı bir tuzaktır: Tuzağa düşmemek için her iki taraf da uyanık olmak durumundadır. Bu bağlamda, çiçeği gördüğünde; -İşte meyve, diye bağıran Fatsalı da Ünyeli de yalan söylemiş olmaz, sadece gerçeği bir mevsim önceden belirtmiş olur o kadar. Mizah güldürür, mizah düşündürür; bu gülme-düşünme anlama-algılama yeteneğimizi tedavi eder: Mizah devreye girip gülmeye başladığınızda; -Bunun acısı nerede?, diye sormayı unutmayalım. Çünkü güzellikler, dünyaya şölenle gelmez: Mizah doğarken acı içinde kıvranır. Doğum gerçekleştiğinde Fatsalı da Ünyeli de yaşarken dirilir: Artık onlar için ağız bir yaşam kapısıdır. Ünyeliye göre Fatsalı, Fatsalıya göre Ünyeli görüntü sürekli bozguna uğramasaydı, dengesini yitirip tersliklere, aksiliklere konu olmasaydı bizler sizlerden söz edemeyecektik. Ezber dışına çıkarak sizler birbirinizle, bizler sizinle kucaklaşamayacaktık; bozuk düzende mizah yoluyla doğruyu ihbar edemeyecektik. Ünyeliyle Fatsalı arasında yaşanmakta olan çift-anlamlılığa dayalı mizahı iptal etme girişimler boşa çıksın, der; olgunlaştığında dalından düşen yemiş nasıl ağacına teşekkür ederse bizler de benzer duygular için de sizlere teşekkür ederiz.” Dedi.