***•***
•İftar yemeği hazırlayacağını söyleyerek arkadaşlarından izin isteyip ayrılan Turgut Coşkun’un, eşini alıp, Ordu’daki iftar çadırına götürdüğünü,
***•***
•Kızının düğün hazırlıklarını sürdüren Muharrem Göç’ün, akşamları evde harıl harıl dantel örmeye başladığını,
***•***
•Nazarlanıp yataklara düşen Belediye Halkla İlişkiler Müdürü Mesut Ergün’ün, “Şimdi eskisinden daha sağlıklıyım” dediğini,
***•***
•İstanbul seyahatini tamamlayıp memleketine dönen Beş Kuruş Tahir’in, “Anaammmm, çok bunaldım ve sıkıldım. Bana İstanbul’un yarısını verseler bir daha gitmem. Fatsa gibisi yok” dediğini,
***•***
•Almanya’dan izinli gelen Hasan Aktaş’ın, “Allah bana Fatsa’ya gözlerim açık olarak gelmeyi nasip etti. Yıllar sonra da yine gözlerim açık olarak gelmek beni mutlu edecektir ” dediğini,
***•***
•Atatürk Parkına sanatçı Kaptan’ı dinlemek için giden Mustafa Tepe’nin, “Tüm ailemle birlikte güzel bir akşam geçirdiğim için çok mutlu oldum” dediğini,
***•***
•Belediye başkan adayı Göden Murat’a tam destek veren Baha Şatıroğlu’nun, “Ben geleceği onda gördüm. Başkasını tanımam” dediğini,
***•***
•İftar sonrası canlı müzik insanı dinlendiriyor diyen Selim Becioğlu’nun, “tüm dostları Saadet Hanım’a bekliyorum” dediğini,
***•***
•Kayınvalidesinden telefon gelince hemen ayağa kalkıp esas duruşa geçen Ahmet Altay’ın, “Bu bir korku değil, sevgi ve centilmenlik örneğidir” dediğini,
***•***
•Getirdiği zemzem suyunu 2 liradan satışa sunan Rıfat Ereyli’nin, “Bu kadar ilgi göreceğini ben de bilmiyordum. Kapış kapış gidiyor” dediğini,
***•***
•Şimdiden bayram hazırlıklarına başlayan Kutsi Yerebasmaz’ın, “Yoğun programımdan dolayı işi sıkı tutmak mecburiyetimiz var” dediğini,
***•***
•Şimdiden kurbanlık koçunu alan Ercan Eroğlu’nun, “Koç ta problem yok da, gelin adayını bulmakta zorlanıyorum. Gelini bulduğum an, koç’u hemen hediye edeceğim” dediğini,