***•***
•Kar özlemi çeken Yusuf Çaya’nın bulunduğu yere yeterli kar yağmamasına üzülerek kayak yapmak için hususi Kumru’ya geleceğini,
***•***
•Arkadaşı ile birlikte 10 günlük Bulgaristan gezisine çıkan İsmail Güvenkaya’nın yüklü hediyelerle geri döndüğünü,
***•***
•Evinde sade bir törenle oğlu Efe’nin doğum gününü kutlayan Hatice Durak Gürsoy’un “her anne gibi memleketime faydalı bir evlat yetiştirdiğime inanıyorum”dediğini,
***•***
•Karın yağması ile birlikte Arif Gülenç, Ferudun C. Altuntaş ve Muharrem Göç’ün soluğu 1 günlüğüne de olsa Çambaşı Kayak tesislerinde aldıklarını,
***•***
•Selva Sarıhan’ın bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varmış diyerek eski arkadaşlarına kahve ısmarlamak için davette bulunduğunu,
***•***
•Sule Kibar ve İlknur Şahiner’in fotoğrafcılığa merak sardıktan sonra önce açılan fotoğrafçılık kurslarını, sonra da tüm fotoğraf sergilerini kaçırmayarak gezdiklerini,
***•***
•Eğe ve Akdenizi 3 gün önce sallayan ve İstanbul’da da hissedilen depremden korkan Ozan Aydoğan’ın korkudan azda olsa altını ıslattığını,
***•***
•Düğün hazırlıklarını sürdüren Özsoy Bolun’un gece gündüz demeden koşuşturduğunu,
***•***
•Ümreye gitmek için hazırlıklara başlayan Fatma Aşan’ın” Annemle beraber ümreye gidecek olmanın heyecanını yaşıyorum. Allah herkese nasip etsin. Bu da ayrı bir mutluluk” dediğini,
***•***
•Oğlu Serdar’ı nişanlayan Yüksel Genç’in, “ eskiden büyüklerimiz, “çocuklar göz açıp kapayıncaya kadar büyür” derlerdi de inanmazdım. Evlat mürüvveti görmek büyük mutlulukmuş. Hayatımıza renk geldi” dediğini,
***•***
•Kar çiğnemek için Yaylalara giden Anrif Gülenç’in, “Az kalsın çığ’a yakalanıyordum. Olay yerinden geçtikten bir kaç dakika sonra büyük bir felaket yaşandı ama ben ve arkadaşlarım zarar görmedik” dediğini,
***•***
•Yakın dostu Uğur Hazinedar’ı görmediği günü günden saymayan Yüksel Eroğlu’nun, “Uğur olmaz sa ben yapardım”dediğini,