CHP VE KOMİSYON
Birkaç gündür ana muhalefet partisi CHP nin ne yapacağı belli olmayan, ismi dahi tartışılan, son anda adı üzerinde ittifak kurulduğu kabul edilse de kanımca hala tartışma konusu olan bir komisyona katılıp katılmaması tartışılıyor. Bu tartışma uzun yıllar da katıldığı iyi oldu ya da kötü oldu yolunda devam edecek. Aynı gazetenin 3. Sayfasında yazan köşe yazarı le 5. Sayfasında yazan köşe yazarı dahi bir noktada buluşamıyor, biri iyi ki katıldı, diğeri ne işi vardı şeklinde yazıyor.
Bugün sizinle bu konudaki düşüncemi paylaşmak istedim. Ancak önce CHP nin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’den bahsetmek istiyorum. Sayın Özel Genel Başkan olduğunda CHP nin geleceğini parlak görmeyenlerdenim. Sayın Özel’in bu büyük yükü taşıyabileceğine inanamıyordum. Yumuşama politikası ile başlangıç yapmasını da eleştirmemiştim. Bugün hala bazı ele avuca sığmayan, dün dediği ile bugün dediği birbirini tutmayan kişileri yola getireceğine inandığımdan değil de böyle bir yolun denenmesinin zararı olmayacağına inandığım için yumuşama politikasının da denenmesini uygun bulmuştum. Sayın Genel Başkan bu denemeyi gayet güzel atlattı. ‘’Bir kere NUS gereklidir. Nus ile uslanmayanın hakkı kötektir.’’ Sözünde olduğu gibi baktı ki eski tas eski tarak, hiçbir kayba uğramadan toplumun anlayacağı sert ve haşin dile döndü ve meydanları doldurup taşırdı. Şu anda da aldı götürüyor. Öyle ki televizyonlardaki açık oturumlarda izlediğim kadarı ile başkaca partilerin çok değerli genel başkanları dahi kendisinden övgü ile bahsediyor.
Gelelim komisyon meselesine: Yine bir ön açıklama yapmak istiyorum. Zamanla yapılan haksızlıklara isyan eden kişilerin CHP nin Sine-i Millete dönmesi önerisini duyuyor isyan ediyorum. Mevcut iktidarın istediği tek başına dikensiz yollarda devam etmektir. Sine-i Millete dönünce tam da istedikleri ortam olacak ve ne istiyorlarsa hiçbir engele takılmadan yerine getirilecektir. Bugün CHP nin komisyona katılmasını çok istiyor gözükmelerinin nedeni ‘’Biz davet ettik. Gelmediler!’’ diyebilmenin alt yapısıdır. Aslında CHP yi içten istediklerini düşünmüyorum. Bu durumda önemli ve doğru olan Komisyona girmektir. Komisyona girmeyerek barışı istemeyen parti damgası yenmemelidir. Komisyona girerek komisyondaki cumhur ittifakı üyelerinin amiyane tabirle at oynatmasına fırsat verilmemelidir. Komisyona girmek demek komisyonun aldığı yanlış kararların sorumluluğunu almak demek değildir. Komisyona girilmesine muhalif olan yazar, düşünür ve partililere şunu söylemek isterim: Lütfen çalışmaları izleyelim. Çalışmalar sırsında teslimiyetçi bir yol izleniyorsa işte o zaman hep birlikte haykırırız. Şimdiden peşin yargı ile karşı çıkmayı biraz acelecilik gibi görüyorum. Tahmin ediyorum ki parti meclisi, hatta başkanlık divanında bile komisyona üye verilmesine karşı olanlar bulunabilir. Parti disiplini gereği sessiz kalabilir. Ben her şeye karşın meydanın boş bırakılmamasını, yapılacak yanlışlıklara engel olunmasını, yok eğer olunamıyorsa halkın desteğini de arkaya alınarak o zaman ayrılmanın doğru olacağını düşünüyorum. İzleyip göreceğiz.