İŞKENCE GERİ Mİ GELİYOR?
Ömrümün yarım asırlık kısmını adliyelerde, hukuk savaşı ile geçirdim. Mesleğe yeni başladığım yıllarda polis karakollarında özel odaların olduğunu hatırlıyorum. Bundan 40-50 yıl önce karakola ifade vermeye gidip de kötü muamele görmemek pek mümkün olmuyordu. Eskiden Sirkeci’de Sansaryan Han olarak bilinen tarihi bina Emniyet Müdürlüğüne ait Asayiş Şube binası idi. Daha sonraki yıllarda adliye binası oldu. Bir gün Asayiş Şubede bir Baş Komiser ile görüşmem gerektiği için ilk defa Sansaryan Hana gitmiştim. Merdivenleri çıkarken merdiven boşluğuna yerleştirilen karanlık odadan gelen bağırtılar üzerine içim parçalamıştı. Bahsettiğim olayın üzerinden 40-45 yıl geçmesine karşın hala unutamıyorum. Asla cezaya karşı değilim. Bir insan suç işliyorsa cezasını kesinlikle çekmelidir. Hiçbir zaman kurallara uyan, yasalara saygılı insanlarla her türlü yaramazlığı yapanların bir tutulmasını kabullenemem. Ancak suç işleyen insan işlediği suçun karşılığı olan ceza ile cezalandırılmalıdır. Kanunda olmayan hele de Anayasamızın yasakladığı onur kırıcı işkence ile cezalandırmaların asla yapılmaması gerekir.
İlerleyen yıllarda dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak yavaş yavaş ve gözle görülür bir şekilde işkence ve kötü muamele tarihe karışmıştır. Bu da yıllarını adliye ve karakollarda geçiren bir hukukçunun gözlemidir.
Gelelim günümüze: Özellikle son günlerde Anayasamızın 34. Maddesi ile kendisine verilen toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanırken tarihe karışmış olan kötü muamele ile karşı karşıya kalmışlardır. Bir taraftan bu konuda şikayetler, diğer taraftan ters kelepçelerle kolları yara bere içinde kalan müştekilerden edinilen bilgiler bu gerçeği göstermektedir. Bu istenmeyen olaylar o kadar ileri boyutlara ulaşmıştır ki geçtiğimiz günlerde sırf toplantı ve gösterilere katıldığı için genç bir hemşerimiz ve meslektaşımız dahi bunlardan nasibini almak durumunda kalmıştır. Yani yargının üçayağından birisi olan savunmayı temsil eden avukatlara dahi kötü muamele uygulanır hale gelmiştir. Bu gidiş iyi bir gidiş değildir. İnsanlar yaptıklarının cezalarını yasalarda olmayan yöntemlerle çekmemelidir.
Ülkemizin yasal düzeni bozuktur. Bir tarafta suçu işlediği ve 3 yıl dolayında ceza aldığı halde bir gün bile cezaevine gitmeden elini kolunu sallayarak dolananlar var iken diğer tarafta 6 aylık ceza için cezaevlerine konulanların olduğunu görmek başta hukukçular olmak üzere kamuoyunu rencide etmektedir. Hiç kimse empati yapıp 3 yıl ceza aldığı halde dışarda dolaşanlar varken 6 ay veya bir yıl cezalık bir suç için tutuklanıp, cezaevine konularak haksızlığa uğrayanların yerine kendilerini koyup düşünmemektedir. Unutulmamalıdır ki keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner ve haksızlığa uğrayan siz olabilirsiniz sözü boşuna söylenmemiştir. Kısacası unuttuğumuz işkencenin yeniden hortlaması hiç de iyi olamamıştır.