BU BAYRAMI YAZMAYACAĞIM
Geçmiş yıllarda bayrama denk gelen haftalarda mutlaka bayram ile ilgili bir yazı yazardım. Bu yazıda genellikle eski bayramlarla, günümüz bayramlarının karşılaştırılmasını yapar ve eski bayramları aradığımızı dile getirirdim. Geçen hafta da yazdığım gibi tarihi günlerden geçiyoruz. Öyle darbeler yiyoruz ki namuslu vatandaşlar olarak elimizi kolumuzu kaldıracak halimiz kalmadı. İşte o nedenle bu bayramı yazamıyorum. Yazmıyorum. Yazmak istemiyorum.
Siyaha beyaz, beyaza siyah denildiği için bu bayramı yazmak istemiyorum.
Hiçbir suçu olmayan insanların haksız yere tutuklandığı, hukukun guguk edildiği, hunharca ve hoyratça çiğnendiği günler yaşadığımız için bu bayramı yazmayacağım.
15 Temmuz. 2016 tarihinde ülkeyi karanlık yerlere götürme teşebbüsünde bulunan sümüklü elebaşının önünde ABD de diz çöküp poz verenlerin milletvekili yapıldığı, ülkenin cumhurbaşkanı ile poz verenlerin çocuklarının elini kolunu sallayarak dolaştığı ve fakat Anayasal hakkını kullananların tutuklandığı bir ülkede yaşıyor olduğumuz için bu bayramı yazmıyorum, yazamıyorum, yazmak istemiyorum.
Neden yazmıyorum biliyor musunuz?
Vatandaşına sevgi, şefkat göstermesi gerekenlerin kin ve intikam uğruna yapamayacağı kötülüğün olmadığını gördüğüm için yazmıyorum.
Bayramlar yaşayanlar için tekrardan gelebilir. Enine boyuna yazılabilir. Ama umarım bu karanlık günler bir daha gelmez. Bir kez daha böyle çifte standart hukuk uygulamasının olduğu günleri görmeyiz. İşte o zaman biz de bayramları yazarız. Hem de coşku ile sevgi ile muhabbet ile…
Bu ülke İngilizlerin, İtalyanların, Fransızların, Yunanlıların o zamanın şartlarına göre modern sayılan silahlı sarmalından Kastamonu’nun dağlarından, bayırlarından kağnı arabaları ile taşıdığı silahlarla kurtulmuş bir ülkedir. Ülke içinde yapılan haksızlıkları elbette yenecektir. Hiç kimsenin kuşkusu olamasın ki bu kötü günler, bu hukuksuzluklar bir gün mutlaka son bulacaktır. Yine unutulmasın ki (Klişe bir ifade ile) gecenin en karanlık zamanı, ışımaya yakın zamandır. Yani başka bir deyişle sabaha karşıdır. İşte biz de bu günlerde tünelin ucunu görmek üzereyiz. Aydınlık günler çok yakınımızda, şimdiden müjdelersem acele etmemiş olurum. Umutsuz olay yoktur. Umutsuz insan vardır demiş Ulu Önder. Asla umutsuz olamayınız. Hem de çok çok yakında… İşte o zaman bayramları da yazarım. Tüm okurlarıma yasaların herkese eşit uygulandığı, aydınlık ve ışıklı günler diliyorum.