CHP VE ADAY BELİRLEME SÜRECİ
Geçen hafta da aynı konuda yazmıştım. Kusura bakılmasın ama bu konuyu çok önemsiyorum. Çünkü yapılacak en küçük hata savunma oyuncusunun hatası gibi kalede görülecek golün habercisi olacaktır. Geçen hafta aday belirleme zamanının erken olduğunu yazmıştım. Her ne kadar Sayın Genel Başkan erken seçimin adayı erken belirlenir dese de fikrimde ısrarcıyım. Erken seçimin tarihi belli olmadan aday belirlemenin faydasından çok zararı olacağını yazmıştım. Sayın Mansur Yavaş’ın da benim gibi düşündüğünü görüyorum. Bu arada iki adayla seçime katılma fikrine de sıcak bakmadığımı ifade etmek isterim. Bir de tekrar aday olması olağanüstü şartlara tabi olan mevcut cumhurbaşkanının hemen her yerde olağan adaymış gibi CHP nin adayları ile yarıştırılmasının doğru olmadığını belirtmek isterim. Hemen her yerde, anketlerde, panel ve açık oturumlarda bir tarafa Sayın Ekrem İmamoğlu, bir tarafa Sayın Mansur Yavaş bir tarafa da Sayın Tayyip Erdoğan konularak değerlendirmeler yapılıyor. Sayın Erdoğan’ın aday olabilesi için ya meclis tarafından erken seçim kararı alınalı ya da Anayasa değişikliği yapılmalıdır. Bu ikisi olmadan bir adaylık söz konusu olamayacaktır. Ortada bir erken seçim kararı yoktur. Anayasa değişikliği de yapılmamıştır. Öyleyse bu konu neden dillere pelesenk edilmektedir?
CHP de pazartesi günü üçlü bir zirve yapılmıştır. Zirveden korkulacak bir karar çıkmamıştır. Aksine uyumlu ve olumlu bir fotoğraf verilmiştir. Her ne kadar iktidar kanadına hizmet eden kanallar aksi yorumlar yapmaya zorlansalar da söylediklerine kendilerinin inanmadıkları aksi düşünülemeyen bir gerçektir. Şuan için sürecin iyi götürülmeye çalışıldığı kanısındayım. Mikser gibi olayı karıştırmaya çalışanların olduğunu, bunun ilerleyen günlerde daha da artacağını düşünüyorum.
CHP nin potansiyel iki adayı var. Her ikisi de gerek diploması, gerek siyasi tecrübesi ve gerekse kariyer, kişilik ve donanım açısından cumhurbaşkanlığı makamına yaraşır adaylar olduğu tartışmasızdır. Cumhurbaşkanlığı makamı bir ülkenin çok onurlu bir makamıdır. Bu makama gelmek bu işleri yapan kişiler için elbette onur ve gurur vericidir. Ülke tarihine geçeceklerdir. Ancak unutulmamalıdır ki; ülkede aydın ve kültürlü kişiler ülkenin geleceği için bu makamdan feragat edenleri de en az bu makama gelenler kadar unutamazlar. Örneğin bu sütunların yazar Rahmetli Aydın Güven Gürkan’ın ‘’kendi proğramımı uygulayamıyorsam ben bu bakanlıkta kalamam’’ diye Çiller hükümetinin Sosyal Güvenlik Bakanlığından istifa ettiğini her fırsatta dile getirmektedir. Buna benzer bir özveriyi Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaştan beklemek de en doğal hakkımızdır. Ülkenin geleceği, Sayın Yavaş ve Sayın İmamoğlu’nun Türk Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmesinden daha önemlidir. Olaya bu bilinçle yanaşmaları gerekmektedir. Partinin genel başkanının gösterdiği özveriyi belediye başkanları da göstermelidir. Şu an için ön seçme katılmadan alınan kararlara destek verdiğini açıklayan Sayın Mansur Yavaş, çok arzu ettiğini tahmin etmemize karşın özverili davranışın örneğini sergilemektedir. Bu durum nereye kadar gidecek? Umarım hep böyle devam eder. İzleyeceğiz. Bekleyip göreceğiz.