ADETLER, TÖRELER
Zaman içinde dile getiririm İngiltere’de yazılı Anayasa yoktur. Ama her nedense İngiltere dünyada demokrasi için örnek gösterilen bir ülkedir. Çünkü bizde yazılı Anayasaya uyulmazken, Onlarda yazılı olmayan ancak yıllarca uygulanagelen örf ve adetlerden oluşan İngiliz Anayasası asla ihlal edilemez, ihlal edilmez. Ülkemizde de son yıllara kadar böyle uyduğumuz kurallar vardı. Ne yazık ki son yıllarda bu adetlerimizi de maalesef terk eder olduk. Bazı örf ve adetler ise yörelere göre farklı, hatta birbirine çelişkili ortamlar yaratarak şaşırtıcı sonuçlar ortaya koyar oldu. Bugün burada örf ve adetlerimizin yozlaşmasından değil de yörelere göre farklılıklarını dile getirmek istiyorum. Geçenlerde Çamaş İlçemizin Akköy Mahallesinde bir cenaze oldu. Esasen Mahalle dışında hatta Çamaş dışında oturan aile cenaze için mahalleye geldi. Edindiğim bilgiye göre cenaze yakınları yani eşi, çocukları, kardeşleri vs. adeta tanrı konuğu gibi ağırlanmışlardır. Genel olarak da yöremizde bu uygulamaya sıkça rastlanmaktadır. Bir evde bir cenaze var ise bir komşudan çorba, bir komşudan börek, bir başka komşudan başka bir yiyecek getirilir hatta biriken yiyeceklerle arka arkaya birkaç gün cenaze evinde yemek yapılmadan gelenlerle idare edilir. Bu gelenek bugün mahalle olarak adlandırılan eski adı köy olan yerleşim yerlerinde daha da katı uygulanan bir kuraldır. Çok doğru bir gelenektir. İnsanları acılı anlarında yalnız bırakmamak.. Bunun tam tersi uygulama yapılan yerler de vardır. Şöyle anlatayım:
Eşimin Mersinli olması nedeniyle yakından bildiğim Mersin, Silifke yöresinde cenazeye katılanlara cenaze sahibi tarafından yemek vermek gibi bizim tam tersimiz bir adet vardır. Orada baş sağılığı bilinmez. Ölüm olayı Allahın emri olduğu için buna katlanmak gerektiği düşüncesi ile başın sağ olsun yerine ‘’Emir Allahın!’’ denilerek taziye dileği ifade edilir. Cenazeye gelen kişi, cenaze yakınlarına ‘’Emir Allahın’’ diyerek kenara çekilir ve cenaze sonrası cenaze yakınları tarafından yapılacak ikramı bekler. Bu durum o kadar kesin ve kati bir töre haline gelmiştir ki cenazesi sonrası ikramda bulunmayan cenaze sahibi ahirete intikal etmiş yakınına önem vermemiş addedilecek kadar yadırganmaktadır. Ekonomik durumu buna uygun olmayanlar vardır. Ucu ucuna geçinen aileler dahi borçlanarak bu ikramı yapmak zorundadır. Bir sohbetimizde bunu yadırgadığımı, bu adetin çok yanlış ve mantıksız olduğunu dile getirdiğimde Taşucu’nun eski bir belediye başkanı bu görevi yerine getiremeyecek ailelere belediyenin yardım ettiğini, çünkü ekonomisi yeterli olmayan cenaze sahiplerinin belediyeye gelip belediye başkanına: ‘’Ben Emir Allahın yapamayacak mıyım? Lütfen bana yardımcı olun!’’ diyerek o acılı anında yardım talebinde bulunduklarını söylemiştir.
Kısaca özetlemek gerekirse: Bölgemizde ve özellikle de köylerimizde cenaze ve sonrasında uygulanan adetler çok ideal olup, devam ettirilmelidir. Bu arada cenazesi olan yerlere belediyelerimizin verdiği sosyal hizmetleri de dile getirmeden geçmemek gerekir. Çadır kurulması, çamurun temizlenmesi, seyyar hizmetlerin getirilmesi vs.