YILBAŞI
Bu yılbaşında sizlere bundan 14 yıl önce yazdığım yazıyı virgülüne dokunmadan aynen aktaracağım. AKP iktidarının 7. Yılında ülkemizde hiçbir şeyin değişmediğini dile getirmişim. Bunun üzerine 14 yıl daha ekleyelim geçen 21 yılda da olumlu anlamda bir şeyin değişmediğini, ancak olumsuzluk anlamında insanların geçinebilmek için daha da eziyet çektiğini, yargıya güvenin iyice azaldığını, Atatürk zamanında yapılan birçok iktisadi teşekkülün satılıp bitirildiğini vs. ekleyebiliriz.
İşte 2010 Aralığında yazdığımız o yazı:
7 YILDA NE DEĞİŞTİ
Yılbaşı geldi. 2010 yılını bitirdik. 2011 yılına geçiyoruz. Bu yılbaşı yazımı yazmadan önce, şöyle geriye doğru gidip, nelerin değiştiğini görmek istedim. Bunun için de geçmiş yıllarda bu konuda yazdığım yazıları bir gözden geçirdim. 2003 yılını 2004 yılına bağlayan yılbaşında yani tam 7 yıl önce yazdığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
İşte merhaba 2004 diye başlayan O yazı:
(Her yeni yıllarda yazdığımız yazılarda yığınla temennilerde bulunuruz. Önce bölgemiz için, sonra da ülkemiz için. Fakat ne hikmetse bir bakarız geçen yıl yazdığımız yazıya, eski temennilerimizi yinelemenin yanında yeni temenniler eklenmiştir listeye..
1970-1975 yıllarına kadar gelişmişlikte aynı seviyede olduğumuz İspanya bugün erişmeyeceğimiz kadar geride bırakmıştır ülkemizi.
Dünyanın öbür ucundaki Singapur hiçbir doğal zenginliği olmadığı halde, sırf etrafının denizlerle çevrili olması nedeniyle dünya ticaretini komisyonculuğunu yaparak refah seviyesini ülkemizin kat kat üstüne çıkarmıştır.
2004 yılına girmek üzere olduğumuz bu haftalarda bu tür örnekleri çoğaltmak maalesef kolaydır ve mümkündür.
Peki, ama neden?
Aslında bu sorunun cevabı da çok basit, hem de o kadar basit ki belki açıklama yapmaya bile gerek yok. Ancak herkes bildiği halde bilmezlikten geliyor. İşte size birkaç örnek:
Bir ülke düşünün ki, o ülkede:
-Bir Cumhurbaşkanı çıkıyor, ‘’…Anayasayı bir kez ihlal etmekle bir şey olmaz…’’ diyor.
-Bu ülkede yapılan bir yarışmada halk daha önce hırsızlıktan ve cinayetten sabıkası olan bir kişiyi birinci seçebiliyor. (Bayhan olayı)
-Yine bu ülkede siyasi iktidar, ülke egemenliğinin vazgeçilmez üç unsurundan biri olan yargıya güvenmediğini söyleyebiliyor. ( 7 yıl önce güvenmediğini söylüyormuş. Bugün artık güvenebileceği duruma getirmiştir herhalde…)
-Ve en acısı bu ülkede başbakanlık yapmış bir kişi kesinleşmiş yargı kararına göre sahtekar damgasını yiyebiliyor.
Dahası mı? İsterseniz sayfalar dolusu sıralayabilirim. Ama inanın bu çirkinlikleri sıralarken midem bulanıyor.
Bu ülke benim ülkem olmamalı…. Fazilet adıyla, erdemle, ahlak övgüleri ile ülkeyi yönetmeye talipli olanların, hatta kısa bir süre de olsa yönetenlerin, sahtekarlığının mahkeme kararı ile tescillenmesi gerçekten beni üzer.
Ben böyle bir ülkenin vatandaşı olmaktan nasıl gurur duyabilirim?
İşte 2004 yılının kapısına dayandığımız bu günlerde ülkemizin tablosu… Bu tabloyu değiştirmek için ciltler dolusu temenniler yazsak durumda çok fazla farklılık görmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle bu yılbaşı bol miktarda insaf ve merhamet diliyorum.)
diyerek bitiyor 2003 yılının son günlerinde yazılan yazımız. Bugün de sonuç olarak insaf ve merhamet dilemiyor muyuz? 7 yılda ne değişmiş? Ses aynı ses… Recebi makamında. Düzen aynı düzen Tayyibi makamında…
Tüm okurlarımın güzel günler için 7 yıl daha beklememesi dileğiyle… Saygılar… Sevgiler…