SURİYE VE SURİYELİLER
Biliyorsunuz Suriye’nin tarihi değişti. İyi mi oldu, kötü mü? Bu gelişmelerden sonra ülkemizde bulunan Suriyeliler ülkelerine döner mi dönmez mi? Bu sorular üzerine elbette verilecek yanıtlar, yapılacak yorumlar olmalıdır. İşte bu haftaki yazımızı bu konu için dertleşmek üzere seçtik.
Öncelikle Suriyelilerin ülkelerine dönüp dönmeyeceği konusunu ele almayı isteyerek, bu konuyu bir hikaye anlatıp irdeleyeceğiz. Birkaç yıl önce Öğrencik İlkokulunda öğretmenliğimizi yapan Sayın Şakir Gülmez Hocamı yaklaşık 50 yıl sonra bulup, 24 Kasım Öğretmenler gününde İstanbul, Florya’da bulunan Uludağ Lokantasına yemeğe götürdüm. Deniz kenarında olan lokantanın pencere kenarlarında bir takım martı ses çıkararak yalvarır şekilde yiyecek bekliyordu. Bir kısım martı ise denizin kenarında zaman zaman suya dalıp balık avlıyordu. Servisimizi yapa garson, pencere kenarında bulunan martıların Suriyeli, deniz kenarındakilerin ise Türk martıları olduğunu söyledi. Ne anlama geldiğini sorduğumuzda, deniz kenarındakilerin kendi yiyeceklerini denizden kendileri yakalamaya çalıştığını, pencere kenarındakilerin ise lokanta tarafından verilmesini beklediklerini, birinin çalışmak zorunda olduğunu, birilerinin ise amiyane tabirle beleşçi olduğunu söyledi. Çok acı, ama gerçek bir tespit idi.
Şimdi ‘’Suriyeliler ülkelerine döner mi?’’ sorusuna bu hikaye ile birlikte cevap vermeye çalışalım. Ülkemizde yaşayan Suriyelilere Hastane parası yok, ilaç parası yok, vergi yükümlülüğü yok, iş arayanlara öncelik çok, ekmek elden su gölden… Siz olsanız gittiğinizde ne ile karşılaşacağınızı bilmediğiniz bir meçhule gider misiniz? Ben böyle düşünüyor ve asla ülkemizi terk etmeyeceklerini söylüyorum. Şu anda sınır kapılarında gözüken, daha doğrusu gösterilmeye çalışılan kuyruklar dikkate alınamayacak kadar küçük, adeta devede kulak misalidir. Ülkemizde bulunan resmi ve gayrı resmi sayılara göre okyanusta damla misali kalmaktadır. Hiç kimse Suriyeliler ülkemizi akın akın terk ediyor diye palavra sıkmasın. Önümüzdeki günlerde gerçek ortaya çıkacaktır.
İkinci sorumuzun cevabına gelince: Esat’ın kaçtığı günden bu yana bütün haber kanallarındaki uzmanları dinliyorum. İnanın bu değişikliğin ülkemiz açısından nasıl değerlendirileceğini net bir şekilde anlamış değilim. Herkes kendisine göre, hatta siyaseten tuttuğu tarafın bakış açısına göre bir yaklaşım sergiliyor. İşkence hanelerin, haksız yere tutuklanıp zindanlara atıldığını sandığımız insanların serbest kaldıklarını görünce Esat’ın devrilmesine sevinmemek elde değil. Ancak şu anda yönetimi ele geçirenlerin geçmişine baktığımızda gelenin gideni aratmayacağının garantisinin olmadığını tahmin etmek çok güç olmasa gerek… Yani bir bakıyorsunuz karşınıza çok bilinmeyenli bir denklem çıkıyor, bir bakıyorsunuz görünen köy kılavuz istemez demek durumunda kalıyorsunuz. Bekleyip, izleyip göreceğiz.