BU MEMLEKET BİZİM!..
Dört nala gelip uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim”
Bizim dostlar... bizim dostlar diye başlayan sözler Nazım Hikmet’in sözleri.
Çok sevdiğim Erkin Koray’ da, bu sözlerden esinlenerek geçmiş yıllarda beste yapmış, 33’lük long playde de seslendirmişti.
Daha sonra da bir çok sanatçı ve gruplar, farklı farklı yorumlar la bu güzel eseri seslendirmişlerdi.
Konuya gelince yine her zaman olduğu gibi Fatsa.
Arkadaşlarımızla yaptığımız özel sohbetlerde bile söz dönüp dolaşıyor Fatsa’ya geliyor.
Hemen hemen herkesin ortak fikri, “Fatsa nasıl bu hale gelir? Niçin ses çıkartmıyorsunuz” oldu.
Hatta yakın bir dostum. “Ferudun, Fatsa’da zabıta ve emniyet teşkilatı yok mu? Araç trafiğine kapalı yerlerde bisikletler, motosikletler cirit atıyor. Buna bir müdahale edecek kimse yok mu? Diye de diğer dostlar gibi sitemini dile getirdi.
Görüşmelerimizin hemen hemen sonunda da Nazım Hikmet’in “Bu memleket bizim” sözleri yer aldı.
Sohbetlerimizde “Bu memleket bizim” sözü o kadar çok geçti ki, artık beynime yerleşti. Onun içinde yazımın başlığını da “Bu memleket bizim” diye koyup başlamak istedim.
Valla ben, Fatsalı olarak ve mesleğimin gereği iyi ya da iyiye gitmeyen işleri dile getirmeye çalıştım.
İstiyorum ki, Fatsa’mız temiz olsun... güzel olsun... Fatsa’nın adı güzelliklerle anılsın...
Yabancıların akın akın gidip geldiği şirin bir ilçe olsun.
Başka bir amacımız ve gayemiz de yok. Olamaz da...
Yine yazı başlığımıza baktığımızda “Bu memleket bizim” İlçemize uyarladığımızda ise “Bu Fatsa bizim” Başka Fatsa da yok.
Darılıp, gücenme yok. Bizler imkanlarımız nispetinde kendi mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Hatamız yok mudur, illaki vardır. Ama, kasıtlı ve bilinçli olarak bugüne kadar hiç bir yanlışa imza atmadık. Bundan sonra da atmayız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Herkes görev aşkı ve bilinciyle işini yapsa, inanıyorum ki, sıkıntılar ortadan kalkar.
Bir de Milletvekillerimiz, artık ilçemizle ilgili yatırımlara bir ağırlık verseler diyorum.
Bakın zaman su gibi gelip geçiyor. Vatandaşlara yaptıkları çalışmaları, yapılan yatırımları söyleyebilecek bir sözleri olmalıdır.
FATSA DEVLET HASTANESİ
Her yıl 22 Şubat tarihinde geleneksel olarak gazetemizin kuruluş amacını dile getiren yazı yazıyorum. Gazetemizin öncelikli olarak kuruluş amacı 7 yataklı hastanenin 70 yataklıya çıkarılmasıydı. O dönemin Başhekimi merhum Opr. Dr. Osman Hilmi Memecan ile merhum babam Hikmet Altuntaş kafa kafaya verip güçlü bir şekilde seslerini yükseltip, dönemin iktidar partisinin de olumlu yaklaşmasıyla hastanemiz 70 yatıklıya çıkartılmıştı.
Tabii şartlar değişti, ilçemiz ve çevre ilçelerimiz büyüdü, gelişti, hastanenin yatak kapasitesi yeni yapılan hizmet binasıyla 350’ye yükseldi.
İşin en güzel yanı Osman Memecan’dan sonra ilçemizde görev yapan gelmiş, geçmiş, tüm başhekimlerin, doktorların ve tüm sağlık çalışanların, özverili çalışmaları sayesinde hastanemiz hep en iyi hizmeti verdi ve vermeye de devam ediyor.
Özellikle yeni hizmet binamız hizmet vermeye başladıktan sonra çevre ilçelerdeki hastalarımız başka illere gitmeden tedavisini Fatsa Devlet Hastanesinde yaptırabiliyor. Tabii bunda Başhekimimiz Opr. Dr. Alper Delier’in payı büyük. Doktor ve sağlık personelleriyle kurduğu sıcak ve samimi yaklaşımlarıyla hastanenin hizmet kalitesini artırmış.
Tüm doktorlarımız, Sağlık personellerimiz güler yüzlü. Hastane pırıl pırıl. Daha ne bekleyeceğiz ki.
Başhekim Opr. Dr. Alper Deiler nezdinde tüm doktor ve sağlık çalışanlarını kutluyorum.
HAFTAYA ÜZÜNTÜLÜ GİRDİK
Haftaya, aile dostumuz Selma Balcıoğlu’nun vefat haberi ile üzüntü ile girdik.
Selma kardeşimizin acısını yüreğimizde hissederken, yine çok sevgili aile dostumuz, sevgili ağabeyim Yılmaz Şevketoğulları’nın vefat haberi ile bu acımız tavan yaptı.
Balcıoğlu ve Şevketoğulları’nın acılarını yürekten paylaşıyorum.
Selma kardeşime ve Yılmaz ağabeyine Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum.
Ruhları şad, mekanları Cennet olsun.