Görüntülenen Sayı: 2761
2803 | Yayım Tarihi: 16 Ağustos 2024 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » VATANDAŞ GÖZÜNDE HUKUK

VATANDAŞ GÖZÜNDE HUKUK

Av. Mehmet YILDIZ

Av. Mehmet YILDIZ

av.mehmetyildiz52@gmail.com
Facebook'ta Paylaş

      Yaklaşık 50 yıl öncesindeydi. Ceza Hukukundan doktora çalışmalarım sırasında eski ceza kanunumuzun 434. Maddesi ile ilgili bir ödev verilmişti. Özet olarak bir erkek bir kız veya adını kaçırıp evlenirse ceza çekmeyebiliyordu. Gümüşhane’nin Şiran İlçesinde bir kadın bir delikanlıyı kaçırmış, konu Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Çünkü burada da erkek kadınla evlenmeyi kabul ediyordu. Ancak yasa metninde erkeğin kadınla evlenmesinin erkeği kurtaracağını yazığı için bu maddeyi kadın lehine uygulayamıyorlardı. Yasanın bu maddesinin Anayasanın 10. Maddesindeki kadın erkek eşitliğine aykırı olup olmadığı tartışılıyordu. Bendeniz daha genç ve toy bir hukukçu olarak bundan daha net ne olabilir ki düşüncesi ile hemen Anayasanın 10. maddesine aykırı olduğunu yazmış, konuyu kapatmıştım. Nesli tükenmiş ordinaryüslerden olan ceza hukuku kürsü başkanımız rahmetli Ord. Prof.Dr. Selahattin Sulhi Dönmezer hoca şiddetle karşı çıkmış: ‘’Sevgili Yıldız! Biz bu konuyu Fladelfiya Hukuk Konferansında iki gün, Paris Hukukçular toplantısında 5 saat, Berlin’de bir gün vs. tartıştık ve bir sonuca gidemedik. OOooh ne kolay hemen damgayı vurmuşsun.’’ Diyerek eleştirmişti. Yani biz hukukçular konuları çok ince eleyip, sık dokuyarak sonuca gitmeye çalışırız.
      Ülkemizde son yılarda yazılan iddianameler, verilen kararları Ord. Prof. Dr. Selahattin Sulhi Dönmezer’in yetiştirdiği bir öğrenci olarak ele alıp incelediğimde ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Çok üzülerek ve özür dileyerek ( kendisini iyi yetiştirenleri ayrık tutarak) Anadolu’daki Hukuk Fakültelerinde avukat meslektaşlarımızın verdiği derslerle yetişen hukukçulardan başka ne beklenir ki diyerek teselli olmaya çalışıyorum.
       Bir de kendimi hukukçu olmayan vatandaşların yerine koyup düşündüğümde yine kafam allak bullak oluyor. Çünkü o kadar çarpıklığa tanık oluyoruz ki düz mantıkla altından kalkmak mümkün olmuyor. Örneğin bir taşınmaz almak için halk tabiri ile keş paraları sayanların hakkında hapis istemi ile iddianame düzenlenirken, bir bankanın genel müdür yardımcısının evinde ayakkabı kutularının içinde çıkan milyon liralara rağmen takipsizlik kararı verilebiliyor. Hem de banka milyonlar vererek yaptığı reklamlarda paranızı bize getirin diye yalvarırken müdür yardımcısı parayı bankaya yatırmak yerine boş ayakkabı kutularına istiflerken.     
      Yine mesela: Mevcut Anayasamızın milletvekili yemin metninin son bölümü:’’…Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.’’ Şeklindedir. Anayasada, Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi bağlayacağı, herkesin uyması gerektiği yazılmaktadır. Anayasa Mahkemesi TİP. Hatay Milletvekili meslektaşım Can Atalay ile ilgili bir karar vermiştir. Yüzlerce milletvekili anayasaya sadakat üzerine yemin ettiği halde mecliste anayasa mahkemesi kararı aleyhine el kaldırmıştır. İşte sıradan, ama aydın bir vatandaş olarak düşündüğüm zaman bu çarpıklıklara çözüm üretemiyor, şaşkın ördek gibi ortada kalıyorum.

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.