ÖZER, İMAMOĞLU VE YAVAŞ
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir yıl önce yapılmış, muhalefetin bazı yanlışları nedeniyle (anketlerde hep önde olmasına karşın) muhalefet tarafından kaybedilmiştir. Daha önümüzde (4) yıl gibi uzun bir zaman olmasına karşın, şimdiden 2028 seçimleri için alt yapı hazırlığına başlanmıştır. Her ne kadar yasal açıdan mümkün olmasa da iktidar mevcut adayın tekrar aday olup seçimleri kazanması için Anayasa değişikliğinden tutun da bir sürü hamle içindedir. En büyük gayretleri de daha şimdiden muhalefet kanadının (3) potansiyel adayının arasını açmaya çalışmalarıdır.
Bu mümkün müdür?
Seçimlere daha (4) yıl gibi uzun bir süre olduğu için bugünkü ana muhalefet Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ‘’ Asla ben aday olacağım diye ısrar etmeyeceğim.’’ Demektedir. Hiç şüphesiz ki Sayın Özel kendisinden beklenenden yüksek bir performans göstermiştir. Bu insana güç ve güven vermektedir. Bu gücün verdiği güvenle seçim zamanına kadar ulaştığı takdirde acaba aynı söylemi tekrarlayabilecek midir? Öte taraftan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı elindeki tüm devlet gücüne karşın 2019 da iki kez, 2024 te bir kez olmak üzere üç kez İstanbul’da yenen Sayın İmamoğlu ki ana muhalefetin teşkilatları üzerindeki gücü de dikkate alındığında nasıl bir tavır alacaktır?
Yine tüm seçim öncesi iktidarın Ankara adayı Turgut Altınok’a fark atacağı iddiasında bulunan ve iddia ettiği gibi de fark atan Sayın Mansur Yavaş seçim zamanı geldiğinde ne diyecek? Bütün bu soruları sorduktan sonra hep aklıma Sayın Kılıçtaroğlu geliyor. 2014 seçimleri öncesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın Mustafa Sarıgül’ün CHP genel başkanlığına aday olabileceği söylendiğinde: ‘’Keşke partiye kazandırsa.. Ben kendi ellerimle genel başkan olmasını sağlarım.’’ Demiş, ama üzerinden yıllar geçip, kendisine güven geldiğinde 2023 seçimlerinde kendisinden başka birinin cumhurbaşkanı adayı olması konusunda hiç taviz vermemişti.
Umarım Sayın Özel, Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş seçim günü geldiğinde aynı hataya düşmezler. Önlerinde açık bir örnek varken egolarının esiri olup, kendilerine umut bağlayan milyonların vebalini almazlar. Belki biraz erken ama bundan sonraki seçim bilinmelidir ki köprüden önceki son çıkıştır. Kanaatim o dur ki; iktidarın körüklemesine gerek kalmadan bu üçlü arasında kopma riski çok büyük bir tehlikedir. Yanılıp özür dilemeyi ne kadar istediğimi bu satırlara sığdıramam.
İnsanlarımız özgürlüklere o kadar hasret kaldı ki, en doğal yasal protesto hakkını bile kullanamaz hale geldik. Bu günlerde İran’da Türk kökenli Cumhurbaşkanı adayının özgürlük vaadi bir anda kamuoyu araştırmalarında birinci sıraya oturmasını sağladı. Siz bu yazıya ulaştığınızda belki de seçilmiş bile olabilir.