BAYRAM 24
Zaman su gibi akıp geçti. Bir kurban bayramına daha geldik. Yazımın başında herkese sağlıkla, mutlulukla nice bayramlar diyerek başlamak istiyorum. Genellikle bayram yazıları ‘’Nerde kaldı eski bayramlar?’’ diye başlar. Ben bu sefere bu yazıda sadece nerde kaldığını sormayacağım. Çünkü nerde kalırsa kalsın bulmak mümkün olmayacak, olamayacak! Sadece seyahat ile ilgili bir bölümü dile getirmek istediğimizde bile gerçekten aramakla bulunamayacağını, onun için de nerde kaldığını sormanın bir anlamı olmadığını anlayabiliriz. Şöyle ki:
Bilirsiniz dini bayramlar hicri takvime göre belirlenir. Hicri takvimler miladi takvimden (10) gün eksik olduğundan her sene bayramlar on gün erken olur. Hal böyle olunca da yaz ve kış aylarında da görmek mümkündür. Bundan 50-60 yıl önce yaz aylarına denk gelen bayramlarda o tarihlerde Almanya’ya işçi olarak giden büyüklerimiz için bayram adeta bir nimet idi. Günlerce araç kullanarak, yollarda araç içinde uyuyarak köylerine gelirlerdi. Kafalarında bir fötr şapka, şapkada takılı bir kuşkanadı, ellerinde (O yıllarda pek sık rastlanmadığı için çok makbul olan) çantalı radyo, köyün bir ucundan diğerine yürüyerek küçük dağları nasıl yarattığının havasını atarlardı.
Bundan 10-15 yıl öncesinde ise bu husus yerli gurbetçilere kalmıştı. Özellikle İstanbul’da oturup, çalışan kardeşlerimiz hasbel kader elde ettikleri yaşlı araçları ile memleketin yolunu tutarlardı. 8-9 saatlik İstanbul-Fatsa arasının bu akın nedeniyle 15-20 saatte alındığını dinlediğim olmuştur.
Bugün için Almanya, Avusturya gibi ülkelerden gelen eski kuşak yaşlanmış, yeni nesil ise asimile olarak bayramları unutmuşlardır. İstanbul’dan memleket havası koklamak için yola çıkanlarda da azalma olduğunu düşünüyorum. Çünkü ister özel araçla olsun, isterse toplu taşıma (otobüs-uçak) olsun İstanbul’dan Fatsa’ya, Ordu’ya gitmek her yiğidin harcı olmaktan çıkmıştır. Siyasi iktidar yanlış ekonomi politikaları nedeniyle insanların ahirete intikal etmiş ana-baba ve atalarını ziyaret etmelerini bile tarihe karıştırmıştır.
İşte bu yüzden eski bayramlar aranır olmuştur. Hem de memleketteki ölüler ve gurbetteki diriler tarafından. Her iki taraf da nerde o eski bayramlar diye feryat etmektedirler. Kurban kesmek farz olmasa da insanlar farzmış gibi şartları zorlarken, hatta borç alarak bile kurban kesmeyi ihmal etmezken bu yıllarda yarının garantisi olmadığı için temkinli davranmak adına kurban kesmeyi ihmal etmeye başlamışlardır.
Kısacası son yıllarda hem bayram alışkanlıkları, hem bayramdan duyulan zevkler değişik nedenlerle, özellikle de ekonomik yetersizlikler nedeniyle elimizden alınmıştır. Her şeyin eskisinden güzel olması dileklerimle….