23 NİSAN
Geçtiğimiz hafta içinde TBMM’nin 104. Kuruluş yıl dönümünü kutladık. Arkadaşlarımla sosyal medyada çocukluk yıllarımızı hatırlatacak paylaşımlar yaptık. Gerek yazdığım kitaplardan bir tanesinde ve gerekse zamanla bu köşedeki yazılarımda Fatsa-Aybastı yolu üzerinde bulunan eski adı Geçtin yeni adı Öğrencik olan yerdeki Öğrencik İlkokulunda okuduğumu yazmışımdır. Öğrencik İlkokulu tek dershane, bir müdür odası ve aynı çatı altında okul müdürünün kaldığı küçük bir lojmandan oluşuyordu. 23 Nisan geldiğinde tüm pencereleri süslemeye çalışırdık. Hazırlılar bir hafta sürüyordu. Genellikle benim gibi uzaktan gelen öğrenciler yolda çamurda kalmasın diye 9-10 yaşlarında okula başladığı için özellikle 4. Ve 5. Sınıflar genç delikanlı oluyorlardı. (Bu yüzden ilkokulu bitirdiğimde ailem beni evlendirmeye kalkışmıştı.) İşte bu delikanlılar olarak okul pencerelerini süslemek için bayraklarımız yeterli olmadığından yapraklarını dökmeyen ağaç aramaya koyulurduk. Hemen yakınımızda bulunan Kulak Köyü Deresine gider, yamaçlardan yapraklı dallar keser ve okulu da o dallarla süslerdik. ‘’Gençler hayalleri ile, yaşlılar anıları ile yaşar.’’ Atasözünü haklı çıkarmak için bir an kendimi Kulak Deresinde hissettim. O yıllarda öğretmenimiz olan Sayın Şakir Gülmez halen Kırklareli İlinde olduğundan görüşmelerimiz devam etmektedir. Kendisi ile özel günlerde görüşmelerimiz devam ettiği için aslında o günleri hiçbir zaman unutamadığımı söylersem yanlış olmaz.
Bu günlerde süslerin akıl almaz derecede çeşidini bulmak mümkündür. Hatta bizim yaş kuşağının bu süslere akıl erdirmesi bile düşünülemez. Bu kadar bol çeşide karşın bizim ilkokul yıllarında yaptığımız kutlamaların heyecanının yaşanabildiğini sanmıyorum. Çünkü son yıllarda ne TBMM sinin ne de cumhuriyetin ilânının önemi eskisi kadar kalmadı. Belli kesim adeta TBMM ne ve cumhuriyete karşı tavır almaya başladı. Hatta son günlerde Mecliste Anayasamızın değiştirilemez maddelerinin ki onlardan bir tanesi de ‘’Cumhuriyettir.’’ Değiştirmeden söz etmeye başlanmıştır.
Gerek ilkokulu okuduğumuz yıllarda ders veren her öğretmenimiz ve gerekse üniversite yıllarında ders veren Anayasa ve İdare Hukuku gibi derslerimizi veren dünyaca ünlü hocalarımız (Ruhları şad olsun Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ve Lütfü Duran başta olmak üzere) saatlerce Cumhuriyetin güzelliklerini anlatmışlardır. Ta Roma hukukunda bile yaşanan ortamın kararlarını meclislerin verdiğini ve ortak aklın her zaman hatasız ve yararlı olduğunu örnekleri ile anlatmışlardır. Gerçekten de bir kişinin tek başına kararlar verdiği yönetimler ile ortak aklın yani meclislerin verdiği kararlar kıyas kabul etmeyecek kadar farklı sonuçlar doğurmaktadır.
İşte bu nedenle bundan 104 yıl önce kurulmuş olan TBMM. Sinin önemi çok büyüktür. Bundan 104 yıl önce bunu fark edip bizi böyle bir yönetime kavuşturanlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Ruhları şad olsun!