BU VATAN KİMİN?
Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi yatanlarındır. Orhan Şaik Gökyay’ın bize daha ilkokul yıllarında ezberletilen şiiridir. Bu şiirdeki ifade bugün kabul edilmemektedir. Çünkü ülkemizde belli bir kesim bu vatanın yalnızca kendilerine ait olduğunu sanıyorlar. Bu durum ilk önce 2004 yılında belirginleşmeye başlamıştır. Yıllardır gittiğimiz Dolunay Otelin arkasındaki Fatsa Belediyesine ait Park tesislerinde eşim kendisini bir garip hissetmişti. Belediye siyaseten el değiştirmiş yeni bir yönetim başa geçmişti. Tesiste çalışanlardan vaz geçtik gelen bir kısım müşteriler artık burası bize ait, sizin burada ne işiniz var diyen gözlerle bakıyorlardı. Tam 22 yıl önce yaşadığım bu ortamdan ben de rahatsız olmuştum. Ama ben de emlak vergisi veriyordum. Bu tesisler en az onlar kadar benim de belediyemin tesisleri idi. Tavşana darılıp dağa küsmedim. Gerek duyduğum her ortamda gittim.
Son haftalarda seçim çalışmalarında Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adayı Murat Kuruma: ‘’Murat malınıza sahip çıkın. Birileri gelir …vs.’’ diyerek hükümetin açtığı bir tesisi için tavsiyede bulunuyor. Kastettiği şey şu an İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun bu tesisi de ben yaptım demesi… Sanki Murat Kurum bu tesisi babasının parası ile yapmış… Sanki Ekrem İmamoğlu bu tesise oturacak ve kimsenin kullanmasına izin vermeyecekmiş gibi.
Devletin veya belediyenin bütçesi ile yapılan her şey halka hizmet için yapılmıştır. Halkındır. Halkın olacaktır. Hiç kimsenin babasının malı değildir. Her ne kadar israf ile yapılmış olsa da Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı külliyesi de, Van Gölü kıyısındaki kışlık da, Marmaris’teki yazlık da kim kullanırsa kullansın halkındır. Benim Bakanım, benim valim de değildir. Her ne kadar devlet vakarına yaraşmayan hareketler yapsalar da gerek bakanlar ve gerekse valiler de bir kişinin, bir zümrenin, ya da bir siyasi görüşün değil tüm ülkenin bakanı, tüm ülkenin valisidir. Hiç kimsenin belli bir kesimi dışlayıp bütün ülkeye sahip olmak gibi bir hakkı da yoktur. Haddi de değildir. Ben ve benim gibi düşünenler de bu ülkede diğerleri gibi vatandaştır ve hak sahibidir. Hiç kimsenin ayrıcalığı yoktur. Her ne kadar bazı kimseler beğenmese ve uymasa da şu an için yürürlükte olan bir Anayasamız vardır. Ayıp Anayasaya uymayanların ayıbıdır. Bu Anayasanın (10.) maddesi herkesin dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacağını emretmektedir. Hal böyle olunca siz bu ülkenin sahibi, biz ise üvey evlat olamayız. Siz bu ülkenin ne kadar sahibi iseniz biz de o kadar sahibiyiz. Lütfen bu durumu artık içinize sindiriniz.
İstanbul’da seçimler yapılmaktadır. Bu seçimlerde Sayın İmamoğlu seçimi alırsa sanki İngiliz veya ABD himayesine girecekmişiz gibi belli bir kesim tarafından tir tir titrenilmektedir. İster Murat Kurum alsın, isterse Ekrem İmamoğlu alsın 1. Nisan ve devam eden günlerde hayat yine devam edecektir. Lütfen biraz kendinize gelin!