SEÇİM HAVASI
1965 yılından bu yana seçimleri yakından takip eden bir kişiyim. Özel bir merak ve özel bir ilgi alanıdır benim için seçim havasını koklamak. Geçen haftaki yazımda da değinmiştim Ata Topaloğlu, Nail Dervişoğlu, Ata Bodur, Ferda Güley gibi duayen siyasetçilerden, Refahattin Şahin, Fadıl Ünver, Şükrü Yürür gibi biraz daha günümüze yakın siyasetçilere kadar hemen hemen hepsini yakından takip etme fırsatına sahip oldum. Hatta bir kısmı ile birlikte siyaset yapma şerefine ulaştım. Seçim atmosferi bambaşka bir dünyadır. Seçimler yaklaştıkça da bu dünyada çok şey değişir. Hava estikçe partilerin renkleri de değişir. Bazen bir gaf rüzgârı rakibin arakasından estirdiği gibi bazen de yapılan küçücük bir gaf kendi evinizde yangın çıkarabilir. Faturanın ağır olacağını bilen partiler bu nedenle özellikle taşra teşkilatlarına politiklarını anlatıp, gönderdikleri broşürlerle yön vermeye ve böyle bir hataya düşürmemeye çalışırlar. Bütün bu ihtimama karşın pervasızca hareket edenler olmaz mı? Bu sorunun cevabı: ‘’Tabii ki olur.’’ Şeklindedir. Bu hata bazen dinleyenlerin gaza getirmesi sonucu, bazen de beklenilen sonuç alınamadığı için esiri olunan hırsın etkisi ile olur. Bazen pişmanlık oluşturur, bazen ise iyi ki yaptım denilerek guru duymaya devam edilir.
İşte bu eğrisi ve doğrusu ile yol alınan siyaset ortamında bu dönem gördüklerimiz nelerdir? Hafta başında İstanbul’dan Fatsa’ya hareket ettiğimizde de yol güzergâhında hep bu açıdan değerlendirmeler yapmaya çalıştık. Seçim havası ya da adaylar ve özellikle kazanma şansı fazla olan adaylar için seçim şöleni olan bu günlerin en hareketli ortamının İstanbul’da olduğunu söyleyebilirim. Ana caddelerde nerdeyse dakikada bir müzikli parti arabası geçmektedir. Yine nerdeyse tüm caddeler aday resimleri ve parti bayrakları ile süslenmiş durumdadır. Doğruluğu tartışılabilir. Bana göre boşuna yapılmış çevre kirliliği ve çöpe atılmış bir servet anlamına gelmektedir. Yol boyunca geçilen ilçelerde, ta ki Fatsa’ya kadar aynı yoğunluğu görmek mümkün değildir. Sadece Samsun Çarşamba İlçesinde bir bağımsız adayın Samsun-Trabzon karayolu üzerinde pankart hâkimiyetini inkâr etmemek gerekir. Yerel seçimlerde küçük partilerin bayrak dağıtması, broşür dağıtmasının zaruretini bir adayımız çok mantıklı bir ifade ile dile getirmiştir. Küçük bir ilçemizden, küçük bir partinin adayına yakınları oy vermek istiyorlar. Ancak özellikle de bu seçim döneminde nerdeyse bir metreyi geçen oy pusulasında oy vereceği o küçük partiyi tanıyıp amblemi altına evet mührünü nasıl basacak. İşte bu zorluğu bertaraf edebilmek için küçük partilerin kendilerini seçmene tanıtmak amacı ile parti bayrağı ya da broşürlerini dağıtması makul karşılanabilir. Bazı partilerde ise seçime giren aday yerine sadece genel başkanın afişleri dağıtılmaktadır. Buna da tarafımdan hiç anlam verilememektedir. O ilçenin veya beldenin adayı yerine 3-5 bin nüfuslu seçim bölgesini genel başkan mı yönetecektir?