SİYASİ ANALİZ
Elbette herkesin bir siyasi görüşü vardır. Yine herkesin bir siyasi beklentisi vardır. Yazdıklarım benim analizim ve benim beklentilerim olup, herkesin kabul etmesini, herkesin candan gönülden onaylamasını da beklemiyorum. Daha öneki yazılarımda da doğrudan, ya da dolaylı olarak değinmiştim. Son yıllarda siyasette anormal derecede bir kalite azalmasına tanık olmaktayız. Bu seviye düşmesi sadece ülkemizde değil tüm dünyada gözümüze çarpmaktadır. Bugün birçok ülke tam anlamıyla MAGANDALAR tarafından yönetilmektedir. Geçen haftaki yazımda da yazmıştım: İtalya’da hukuka saygı sonucu yıllarca ülkeyi yöneten Berlesconi sokak süpürmeye mahkûm edilmiş ve elindeki süpürge ile Roma sokaklarında çekilen fotoğrafı da dünya basınına sevis edilmişti. İşte O, Berlosconi bir taraftan İtalya’yı yönetirken diğer taraftan organize ettiği seks partileri ile ünlenmiş kişidir. Bugün dünya devi ABD nin gerek şuan başında bulunan ve yeniden aday olan ve gerekse karşısında rakibi gözüken ve gelecek seçimlerin adayı olan her iki siyasetçi de benim gözümde maalesef bir eyalet valisi olmaya bile layık değiller. Hakeza Rusya ve Kuzey Kore için de aynı şeyleri söylemek mümkündür.
Gelelim iç siyasete: Bir ülkede, o ülkenin cumhurbaşkanı bana oy vermeyene hizmet götürmem diyemez. Her fırsatta söylerim. Ben mevcut cumhurbaşkanını sevmek zorunda değilim, ama seçildikten sonra benim de cumhurbaşkanımdır. Asla saygısızlık etmem, saygısızlık edenlere de izin vermem. O’nun da benim gibi düşünüp oy veren ya da vermeyen ayrımından ziyade hizmete ihtiyacı olan veya olmayan ayrımını yaparak objektif davranmasını beklerim.
Son yıllarda siyasette seviyenin düştüğünü ifade etmiştim. Örneğin İstanbul’daki AKP belediye başkan adayı Sayın Kurum: Seçilirse Gazze’de her şeyin düzeleceği (anlamına gelen bir) ifadesinde bulunuyor. Bunda o kadar yanlış bir arada toplanıyor ki nereden baksan elinde kalıyor. Sayın aday sen İstanbul’u yönetmeye mi adaysın yoksa ülkeyi yönetmeye mi? Sayın aday sen bu çıkışınla bugün ülkeyi yöneten genel başkanın (Tayyip Erdoğan) için beceriksiz, işe yaramaz mı demek istiyorsun? Bu kapasite ile 16 milyon nüfuslu İstanbul’u nasıl yöneteceksin? Vs. vs.
Zaman zaman yine bu sütunlarda dile getiririm 1960-1970 arası yıllarda siyaset yapan rahmetli Ata Topaloğlu, Nail Dervişoğlu, Ferda Güley gibi siyasetçilerden adamlık dersleri alınması gerektiğini düşünüyorum. Birbirlerini kürsüde hakaret etmeden eleştirirler, kürsüden inince de kucaklaştıklarını görürdük. Seçilip TBMM ye gittiklerinde de en yakın arkadaş olduklarına tanık olurduk. Nerde kaldı o eski günler, eski siyasetçiler. Yaklaşık 40 yıl maddi ve manevi mücadele verdiğim siyasetten biraz da bu kalite düşkünlüğünün verdiği rahatsızlık nedeniyle koptuğumu söyleyebilirim. Halen bu işi düzgün ve kaliteden taviz vermeden yapanlara da tabii ki saygılarımı sunuyorum.