ADALET VE REZALET ÖRNEKLERİ
Yıllar önce bir grup sınıf arkadaşımız ile Kıbrıs’a gitmiştik. Hukuktan sınıf arkadaşlarımız olduğu için Lefkoşe Adliyesini de ziyaret etmek istedik. Adliye girişinde kendilerine özgü cüppeden giymiş bir savcı ile karşılaştık. İstanbul Hukuk Fakültesi ülkenin en kalabalık fakültelerinden birisidir. Ancak küçük guruplar birbirlerini tanıyabilirler. Bizim Lefkoşe Adliyesinde karşılaştığımız Savcı Behiç benim samimi olduğum guruptan bir arkadaşımdı. Hiç beklemediğim soğuklukla karşılaştığım için hayal kırıklığına uğramıştım. Beş dakika sonra cüppesini çıkarmış vaziyette gelen sevgili Behiç öyle sıcak bir sarıldı ki bir kez daha şaşırdım. Kıbrıs’ta genellikle İngiliz kültürü hâkimdir. Behiç üzerindeki cüppe nedeniyle mesafeli durmak zorunda olduğunu, cüppeyi çıkardıktan sonra rahatça arkadaşlığını gösterebileceğini söylemişti. Bunu neden anlattım.
İşte Yavru Vatan Kıbrıs’taki bu adalet sistemi Bayındırlık, Turizm, Çevre ve Şehircilik ile üç kez de milli eğitim bakanlığı yapan bir kişi sahtecilik yaptığı gerekçesi ile tutuklanıp hapse atıldı. Yine aynı Kıbrıs yargısı emekli bir korgenerali elektronik sigara kaçakçılığı yaptığı gerekçesi ile tutukladı. Hani zaman zaman bizim yardımlarımızla ayakta durduğunu iddia ederek küçümsediğimiz Yavru Vatanda uygulanan adalet işte böyle uygulanmaktadır.
Bir başka örnek olarak hatırlatmak isterim. İtalya’da uzun yıllar başbakanlık yapmış, dünya medya devinin sahibi Berlusconi başbakanlık döneminde işlediği bir suçtan dolayı sokak süpürme cezasına çarptırılmış, elinde sokak süpürgesi ile Roma sokaklarında cezasını çekerken çekilmiş fotoğrafları dünya basınına servis edilmişti.
Gelelim ülkemizdeki rezalet örneklerine: Ülkemizde hukuk rezaleti Anayasa’yı bir kez delmekle bir şey olmaz diyerek başlanmıştır. Daha sonra devletin partiye verdiği yardımı zimmetine geçiren eski bir başbakana verilen ceza için özel yasa çıkarılarak cezaevinde geçirmesi gereken günleri ev hapsine çevrilmiş ve devletin parası ile tutulan hizmetçiler eşliğinde evde hapis süresi doldurulmuştur. İlerleyen yıllarda ise özellikle siyasi davalarda kişiye göre yargıçlar atanarak, bir duruşma için mahkeme hâkimi değiştirilerek yargılamalar yapılmıştır. Türk asıllı Alman gazeteci bir gün önce Almanya Başbakanın talebi üzerine, ertesi günü, yine bir haham ülkesinden yapılan açıklama üzerine yine ertesi günü tahliye edilerek ülkelerine gönderilmiştir. Son olarak devletin başındaki cumhurbaşkanından Perşembe Yaylasındaki koyun çobanına kadar herkesin uyması gereken Anayasa Mahkemesi Kararına bizzat bu kararları uygulamak zorunda olan Yargıçların dahi uymadığı günlere gelinmiştir. Ülkemizde maalesef tam bir hukuk rezaleti yaşanmaktadır. Bu çarpıklıklar özellikle de hukukun içinden gelen bizleri çok ama çok üzmektedir. Umarım küçümsediğimiz Yavru Vatan Kıbrıs gibi adaletin tecelli ettiği günleri gözümüz açıkken görürüz.