FB VE GS
Geçtiğimiz hafta içinde ilginç bir spor olayı oldu. Türkiye’de stat olmadığı için olacak herhalde Türkiye süper kupa finali için Suudi Arabistan seçildi. Bunun iki önemli nedeni vardı. Birisi bizi yönetenlerin hayranı olduğu Araplarla ilişkiyi iyi tutmak, diğeri de her konuda para ile istedikleri her şeyi yaptırmaya alışık olan Arapların (Suudi Arabistan’ın) vereceği dolarlardan yararlanmak. Ama bilmedikleri bir şey vardı.
Başlangıçta her şey yolunda gidiyordu. Parayı veren düdüğü çalar kuralını işletmeye başladı Arabistan. Ben ne dersem yapacaksınız demeye getiriyordu. Takımların sahaya çıkmak istedikleri pankart mı dersiniz, afiş mi dersiniz her ne ise önce onları yasakladı. Arkasından oyuncuların ısınırken giymek istedikleri Atatürk resimli tişörtleri…. İşte tam burada bilmedikleri şey devreye girdi. Neydi O?
ATATÜRK SEVGİSİ!
Atatürk sevgisi ve hayranlığı para ile satın alınamazdı. Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticileri değil üç beş dolar, tüm Suudi Arabistan’ın tapusunu verseler Atatürk’ten taviz vermezlerdi. Ne tekim öyle oldu. Atatürk’ün Yurtta barış. Dünyada barış ve ne mutlu Türk’üm diyene sözlerine, resimli tişörtlerine sansür getirilmek istenen yerde biz olmayız diyerek aslanlar gibi çekilip, ülkemize geldiler. Aslanlar gibi de karşılandılar. Bu güne kadar çok büyük ülkeleri dahi topraktan fışkıran petrolün sağladığı olanaklarla dize getirmeye alışkın olan Suudiler oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi baka kaldılar.
Bu arada bir taşla iki kuşu birden vurmak isteyenler (Hem taze dolar, hem de iyi ilişkiler kurmak isteyenler) de aynen oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi oldular. Hem ağır basan Atatürk sevgisi nedeniyle geliştirmek istedikleri iyi ilişkilere gölge düştü, hem de bekledikleri ekonomik rantı sağlayamadılar.
Bu tam bir diplomasi fiyaskosuydu. Biz bu köşedeki yazılarımızda sıkça dile getiririz. Yemesini bilmediğiniz hurmalar, bir gün gelir sizi tırmalar. Yani demem odur ki: Siz bir gün çıkıp ülkede cinayet işleyenlere veryansın edip, bir süre sonra da bu lafları sarf eden ana muhalefet partisi genel başkanıymış da hiç haberiniz yokmuş gibi katliam dosyasını katillere teslim ederseniz sizi parmaklarında oynatma cesaretini de vermiş olursunuz. Tam bir kendim ettim, kendim buldum şarkısı gerçekleşmiştir. Bu beceriksizliğin faturası da muhalefete yıkılmak istenmektedir. Neymiş de spor olayına siyaseti karıştırıyorlarmış, neymiş de bundan yararlanmak istiyorlarmış vs. Muhalefetin görevi iktidarın yanlışlarına ortak olmak değil, iktidarın hatalarını eleştirmektir. Bu bir anayasal kuraldır. Yapılan da bu kurala uygun olan eleştiri hakkının kullanılmasıdır.
FB ve GS. yı bu dik duruşlarından dolayı bir kez daha kutluyorum. Türk halkının duygularına tercüman olmuşlardır.