100. YIL (2)
Normal olarak bu hafta başka bir konu işleyecektim. 29 Ekim Pazar akşamı sosyal medyadaki hesabımdan da paylaştığım 100. Yıl coşkusu nedeniyle bu konuyu seçtim. Önceki hafta 1923 yılında Cumhuriyetin ilânına nasıl gelindiğini Çanakkale Şehitlikten bir yaşanmışlık anlatarak dile getirmiştim. Bu defa nasıl yaşatıldığını ve nasıl yaşatılmaya devam edileceğini bizzat yaşadıklarımla anlatmaya çalışacağım.
Gerek yaşım ve gerekse taşıdığım aileden gelen kötü miras nedeniyle uzun süre ayakta kaldığımda bir sonraki gün bel ağrısı nedeniyle yatağa mahkûm oluyorum. İşte bu durumu bildiğim için açılır-kapanır bir tabure ile evime 500 m. mesafede Bağdat Caddesinde yapılmakta olan 100. Yıl kutlamalarına katıldım. Suadiye Işıklarda İstanbul Barosunun toplanacağını bildiğimiz için eşim ile birlikte avukat arkadaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Bir saatte 20 m gidebildiğimiz için Baronun buluşma noktasına ulaşamayacağımız kesinleşmişti. Bu defa irademiz dışında akıp gidiyorduk. Ara sokaklara çıkıp nefes almak istedik. Ara sokaklar da doluydu. Esasen insan akınının içinden çıkmak da mümkün değildi. Oturma hayali ile götürdüğümüz tabureye oturmak bir tarafa, tabure bize yük olmuştu. Öndeki bir vatandaş eş ve çocuğundan kopmuş, eşine ve çocuğuna benim sahip çıkmamı istiyordu. Tüm İstanbul nüfusunun Bağdat Caddesine akın ettiğini sanmıştım. Eve geldiğimde Maltepe Meydanındaki kalabalığı görünce bir kısım İstanbullunun da Maltepe’de olduğunu gördüm. İstanbul’un Cumhuriyet severleri sokakları insan seline çevirmişlerdi. İçinde bulunduğum bu manzarayı sizlerle paylaşmazsam halkın yaptığı Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamalarına sessiz kalarak en azından ayıp etmiş olurum diye yazmak durumunda kaldım.
Sonraki gün takip ettiğim kadarıyla Anıtkabir tarihi bir rekor kırmıştı. Bir günde tam 1.185.000 kişi ziyaret etmişti. Başka bir ifade ile geçen yıl tüm sene boyunca ziyaret edenlerin üçte biri bu yıl bir günde Anıtkabri ziyaret etmişti.
Bu gelişmeler göstermektedir ki kim ne yaparsa yapsın, kim unutturmaya çalışırsa çalışsın, kim uyutmaya çalışırsa çalışsın ne Cumhuriyet; ne de Atatürk vefakâr bir kesim için canı pahasına da olsa asla unutulmayacaktır. Güneş balçıkla sıvanamaz. Güneş asla batıdan doğmayacaktır.
İÇİŞLERİ BAKANI
Uzun zamandır iktidarın İç İşleri Bakanı hakkında yazı yazmayı düşünüyordum. Uzun uzun anlatmaya gerek duymuyorum. Yaklaşık 21 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidarın yaptıkları ile ilk defa herkesin, her kesimin takdirini toplayan bir bakan görmesini burada yazmadan geçemezdim. Kutluyorum Sayın Bakan, yolunuz açık olsun. Bir gün görevden alınma tehlikesi ile karşılaşacak bile olsanız bu yaptıklarınızla tarihe geçeceksiniz. Hep böyle tarafsız ve haklının yanında olmaya devam ediniz. Sizi çok seviyoruz. Sağ olun, var olun….