GÜÇLÜLÜĞÜN OLUŞTURDUĞU ÇELİŞKİ
Bu hafta sizlere ana muhalefet patisinin kurultay hazırlıkları ile ilgili bir şeyler yazmayı planlıyordum. Özellikle İstanbul il kongresinin oluşturduğu tablonun kurultaya etkisinden bahsedecektim. Burada 196 kurultay delegesinin değişimcilere geçmesinin sayısal etkisinden çok psikolojik etkisini vurgulayacaktım. Anadolu’daki kurultay delegelerinin: ‘’İstanbul nerdeyse biz de orada oluruz. İstanbul’un bu çoğunluğu yüklendiği yeri kazandırır. Öyleyse kötülüğümüzü belli etmeyelim, kazanan tarafa oynayalım.’’ Şeklinde bir yaklaşım içinde olabileceklerini gerekçeleri ile anlatmaya çalışacakdım. Ancak dün yapılan bir yargılamadaki komik hukuki durum konuyu değiştirmeme neden oldu.
Neydi o durum?
Genç bir gazeteci kardeşimizin dün duruşması yapıldı. Suçu bir mahkeme yargıcına hakaret etmektir. Hakaret ama nasıl bir hakaret anlamak mümkün değildir. Gezi davasına bakan yargıçlardan bir tanesinin eşinin FETÖ itirafçısı olduğunu yazıp irdelemiş. Bu arada yazının başlığını atarken de yargıcın AKP li olduğu ifadesini kullanmış. Çünkü yargıç göreve başlamadan önce AKP den aday olmuş. Seçim kazanamayınca yargıçlık için başvuruda bulunmuş ve yargıç olmuş. (Biliyorsunuz FETÖ olayları çıktığında ülkede bulunan yargıç ve savcıların üçte birini görevden almışlar bu açığı kapatabilmek için avukatlıktan hakim ve savcılığa geçiş yolunu açmışlardı. Bu yolla da daha önce AKP il, ilçe yöneticileri ile belediye ve il genel meclisi üyeleri ve aday olup seçim kazanamayanları, Anayasamızın tarif ettiği tarafsız ve bağısız yargıç ve savcı olarak atamalarını yapmışlardı.) İşte sanıyorum bu esnada avukatlıktan yargıçlığa geçen bir kişinin eşinin FETÖ üyeliğinden yargılanırken itirafçı oluşu konu alınmış. Ancak şikâyette bulunan kendisi hakkında haber yapılan eş değil, AKP den aday olan Gezi davası yargıcı oluyor. Olayın esas komik tarafı aday olduğu AKP için ‘’AKP li hakim’’ demenin kendisine hakaret olduğunu kabul etmek. Yani AKP li olmak küçümsenmek, hakarete uğramak anlamına geliyor. Böyle bir olayı hakaret kabul etmek mümkün değildir. AKP li olmak neden küçültücü olsun? Neden hakaret olsun? Bu olayda şikayette bulunan Sayın Yargıç arkasındaki iktidar gücünün, yargıç olma durumunun verdiği güçlülüğün güç zehirlenmesini yaşamaktadır. Bu güç zehirlenmesi sonunda bir zamanlar seçilebilmek için aday olup, kapısında nöbet tuttuğu AKP nin taraftarı olmayı, kendisine AKP li denilmesini hakaret olarak görüp şikayetçi olmaya kalkışmaktadır. Gerçekten bir ibret olayıdır.
Böyle bir olaydan gazeteci arkadaşımıza ceza verilebilir mi? Çok ilginç bir sonuç oluşacaktır. Eğer böyle bir olaydan ceza verilirse AKP üyelerine sakın ha sen AKP lisin demeyin. Yoksa başınız belaya girer. Burada sanığa bir ceza verilmesi durumunda cezalandırılan sanık değil iktidar partisi AKP olacaktır. Böyle bir sonuç doğacak olmasa adaletin mumla arandığı şu günlerde gazeteci arkadaşın işi bir hayli zor idi.