FINDIK ZAMANI
Bu yıl fındık için tespit edilen taban fiyatlarla ilgili yazı yazmadım. Bundan sonrası için de yazmayı düşünmüyorum. Nedenine gelince: Toplum olarak o kadar gerildik, o kadar mantıktan uzaklaştık ki neyi yazarsak yazalım herkes tepeye konulan akıllardan yine kendi aklını seçecektir. Kocaman Mahallesinde oturan kardeşimle konuşuyorum: Bir bahçemizi toplamış bitirmiş. 30 işçi ücreti ödemiş. Bir 30 işçi ücreti ödeyecek kadar da bize fındık kalacağını söylüyor. Yıl içinde sözünü ettiğimiz bahçeye 30 günden fazla çalışmaya gittiğini (Dal kesme, gübre verme, ilaçlama, tırpan vurma vs. için) anca yevmiyesini alabileceğini söylediğimde yine de zarar etmemişsin diyorum. Abi sen gübrenin, ilacın, tırpan ipinin, motor mazotunun bedava olduğunu mu sanıyorsun diyor. Onları devletin verdiğini söylediğimde de bedava aldığımızı mı sanıyorsun diye haklı olarak isyan ediyor. İşte bu nedenle fındık fiyatları ile ilgili kendi görüşümü açıklamak istemiyorum. Çünkü diğer tarafta da: Allah Reis’ten razı olsun. Kilo başına yaklaşık (3) ABD Dolar civarında fiyat verdi. Bu milleti doyurmak mümkün değildir. Dünyada bu kadar kıtlık, bu kadar ekonomik kriz varken daha ne yapacaktı… Diye memnuniyetini belirtenlerin varlığını da duyuyorum. Bu durumda ne daha önce fındık fiyatları (3) ABD doları olsun diyen muhalifleri, ne de aldığı fiyatlarla zarar eden yandaşları fikirlerinden döndüremezsiniz. Fenerbahçe 5 tane gol yese, fanatik taraftara takım kötü oynadığı için bu golleri yedi dedirtemezsiniz. Ya hakem hata yapmıştır, ya hoca, ya da Beşiktaş’ta olduğu gibi yönetim transferleri geç yaptığı için yeni alınan oyuncular takıma adapte olamamış bu yüzden kendi sahasında berabere kalmanın sorumlusu yönetimdir. Yönetim istifa diye bağırırlar. Ama takıma kabahat asla bulunmaz. Siyaset olarak da işte böyle takım taraftarı gibi olduk.
Esas fındık zamanını yazacaktık. Bahçesi olsun veya olmasın bu günlerde şehirde kimseyi bulamazsınız. Köylü köyüne, yolcu yoluna… Köyde toplanacak fındık bahçesi olanlar bir yıllık geçimi için nerdeyse gece yatmadan sabaha kadar fındıkla ilgilenir. Öyle ya şu 20-25 gün içinde elde ettiğini bir yıl boyunca yiyecek, karnını onunla doyuracak. Fındık bahçesi olmayanlar da şehrin bu sessizliğinden yararlanarak yıllık tatil hakkını kullanmak için yurdun tatil yörelerine kaçmaktadır. Laf aramızda bizim patron da tam bu düşünce ile çocuklarını almış bu ölü günleri Bodrum’da değerlendirmektir.
Bu günler köy-şehir yerleşim yerlerinin hareket ve bereket açısından ters olduğu günlerdir. Köylerin en ücra köşelerinde bile bir hareketlilik vardır. Fındık Bahçelerinden şarkı türkü sesleri gelirken şehrin sokaklarında inlerle cinlerin top oynadığına tanık olursunuz. Güzel şehrimiz Fatsa’nın en sevmediğim günleridir bu günler… Çünkü sokaklar boş, restoranlar boş, mağazalar boş, kafeler boştur. Yıllardır fındık zamanı denince aklıma sessiz, sakin bir Karadeniz Sahil Şehirleri gelir. Çok kısa bir süre sonra ise herkesin sesinin boru gibi çıktığı günler gelecektir. 15 Eylül herkesin fındık paralarına kavuştuğu günler olarak şehrin dolup taştığını göreceğiz.