ERGENEKONDAN HATIRALAR
Bugünlerde Silivri’de yapılan yargılamaların kahramanı, FETÖ terör örgütü üyeliğinden hükümlü (İsmi lazım değil) Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının tahliyesi gündem yaratmıştır. Bir suçu işleyenin cezasını çektikten sonra tahliye olması doğaldır. Biz burada evrensel hukuk kurallarını hep savunuruz. Suç ve cezada şahsilik ilkesini de, hakkında kesinleşmiş hüküm olmayan bir kişinin masumiyet karinesini de… Ancak yasların da herkese eşit uygulanmasını da savunmak zorundayız. Birbirine çok benzeyen ve hemen hemen aynı cezayı alan bir kişiye uygulanan tedbirler ile bir başkasına uygulananlar arasında fark oluştuğunda da isyan ederiz.
Bu Başkanın çok sayıda duruşmasını izledim. Ergenekon davasının en gündemde olduğu günlerdi. Hani şu Rahmetli Deniz Baykal’ın Ergenekon davasının avukatı, Recep Tayyip Erdoğan’ın ise aynı davanın savcısı olduğunu söylediği günler. Tüm demokrat, Atatürk’çü, ilerici aydınların benim diyen senaristlere şapka çıkarttıran senaryolar yazılarak ceza verildiği ya da ceza verilmek istendiği günlerdi. Yazlığım Silivri’de olduğundan Silivri Ceza ve Tevkif Evi ve Silivri’deki Ağır Ceza Mahkemesine çok yakındaydım. Hukukçu olmam nedeniyle gerek ceza evin ve gerekse Mahkemeye girmemiz de çok kolay oluyordu. Özellikle Cuma günleri TALEP günü olarak değerlendiriliyordu. Bunun anlamı herkes suçsuz olduğunu ileri sürerek gerekçelerini anlatıp TAHLİYE TALEP ediyordu. Avukat olan eşimle birlikte gidip gün boyunca duruşmaları izliyor ve tutuklu olan sanıklarla siyasi ve hukuki sohbetler yapıyorduk. Bir nevi tarihe tanıklık ediyorduk.Herhangi bir müvekkilimiz olmamasına karşın sanık avukatlarına ayrılan bölümde cüppe giyip oturmamızda da bir sakınca olmadığı için genellikle cüppemizi giyip avukatlara ayrılmış bölümde oturuyorduk. Yapılan yargılamalar sırasında sanık savunmaları ile ilgili de yine hukukçu olan eşimle aramızda yorumlar yapıyorduk. Örneğin Malatya Üniversitesi rektörü Sayın Fatih Hilmioğlu’nun bir savunmasına hayran kalmıştık. Yorum yaparken sessiz ve sadece ikimizin duyacağı tonda bir yorum yapmış olmamıza karşın mahkeme mübaşiri bu günlerde tahliye olan Başkanın bizim hangi sanığın avukatı olduğumuzu, biraz daha nazik olmamız gerektiğini söyleyince anladık ki tepemizde tavandan sallanan mikrofonlar varmış ve biz eşimle ne konuşuyorsak bu meşhur ve acımasız başkan bizi dinliyormuş. Zaten sanıkları hiç mi hiç dinlemiyordu. Adeta sanıklarla alay edercesine bir tavır içindeydi. Sadece mahkemenin değil ülkenin hâkimi edasındaydı. Astığının astık kestiğinin kestik olduğuna inanır bir güvene sahipti. Sonra bir devir kapandı. Verdiği tüm kararlar geçersiz sayıldı. Dünyanın Sultan Süleyman’a da kalmayacağı gerçeğini gördü. Elinde kelepçe ile askerler arasında yargı önüne çıkarılırken verdiği görüntü ile Silivri’de mahkeme kürsüsünde verdiği görüntüyü karşılaştırdığımda haksızlık yapan birçok insanın neden ders çıkarmadığına anlam verememekteyim.