ÇEVRE YOLU İHTİYAÇ DEĞİL ZARURET
Bu bayramda bir kez daha anladık ki, çevre yolu ihtiyaç değil, zaruret.. Bir an önce de yapımına başlanılması gerekiyor.
Bayram günü ve arefesinde yollar kalabalık olur düşüncesiyle memleketlerine gitmek isteyenler tercihlerini bir hafta öncesinden yollara koyulmuş olmalarına rağmen yollar ana baba gününe döndü. Hele Fatsa sahil yolu iyice içinden çıkılmaz hale geldi.
Geçmiş yıllarda ilin ve ilçelerimizin oyunu alarak vekil seçilenler niçin bu sorunu bir çözüme kavuşturamadılar anlayamıyorum.
Aynı güzergahtan gelip geçiyorlar.
Hiç mi bu izdihamı, çile çekenleri görmediler bilemiyorum.
Suçlu aramak gerekiyorsa bu suç sadece bizim Ordu vekillerimizin değil, tüm Karadeniz milletvekillerinindir.
Karadeniz yolunu sadece Ordulular kullanmıyorlar ki. Sarp sınır kapısına kadar gidenler de aynı çileyi Fatsa’da yaşıyorlar. Haliyle memleketlerine 1-2 saat geç gidebildikleri gibi ekstradan yakıt parası da ödüyorlar.
Önceki dönemin Milli Eğitim Bakanı şimdi ise Ordu Milletvekilimiz Mahmut Özer seçim çalışmalarında, Ulaştırma bakanı ile görüştüğünü, en kısa zamanda çevre yolunun yapımına başlanacağını söylemişti. (Şimdi her ikisi de bakan değil) Akabinde Sn. Cumhurbaşkanımız Ordu’ya geldiğinde Çevre yolunun yapılacağını müjdesini vermişti.
Sn. Cumhurbaşkanımızın sözünde duracağına, çevre yolumuzun bir an önce yapılacağına inanıyorum. Sn. Vekillerimizden de bir an önce Sn. Cumhurbaşkanımızla görüşüp bu işin bir an önce çözüme kavuşturulması için görüşmelerini bekliyoruz.
Bu arada bu yaşıma kadar hiç bayramın bu kadar kalabalık olduğuna şahit olmamıştım. Uzun tatili fırsat bilen hemşehrilerimiz akın akın ilçemize geldiler. Sokaklar ana baba günü. Yan yana yürümek mümkün değil. Alış veriş için sokağa çıkanlar, havanın güzelliğini fırsat bilip gezip dolaşanlar... Bu tür görüntüleri
özlemiştik. Tam bir bayram havası esti diyebilirim.
Bu kalabalığa, bu güzelliğe gölge düşmedi de değil.
Araç girmesinin yasak olduğu caddelerde motorsiklet ile cirit atanlar, bu yetmezmiş gibi, kolunda eşi ve çocuğuyla gezip dolaşanlardan korna çalarak yol isteyen aklıevveleri görünce insan üzülmüyor değil.
İşin garip yanı bu olumsuz görüntüler, görevli zabıta memurlarının gözü önünde oluyor. Ama kimseden tık yok. Bu görüntülere sebep olanları yakalayıp gerek ikaz ya da ceza yazmak suretiyle işlerini yapacaklarına seyirci kalmaları çok ama çok üzücü..
ÖDÜL VERMEK LAZIM...
Yıllarca İstanbul gazetelerinin, ajansların Fatsa muhabirliğini yaptım. Haliyle yıllarca sahada dolaştım durdum.
Her muhabirin tek amacı yaptığı haberin ertesi gün gazetede yayınlanmısıdır. Araştırılmış, fotoğraflar çe
kilmiş, haber yapılmış, sonuçta emek sarf edilmiştir. Ama haber çıkmayınca insanın canı sıkılıyordu.
Bir gün Aybastı ilçemizde düzenlenen şenlikte cip kazası olmuştu. Bu haber çıkar diye biraz da allayıp, pullayıp haberi gönderdim. Amacım haberin yanında Aybastı Perşembe yaylasında gündeme gelip tanıtımına katkı sağlamaktı. “Yayla şenliğinde araçlar kaza yaptı” amaç şenlikle ilgili bir haberi gündeme getirmekti. O aylarda yurdumuzun her yanında şenlik olduğu için “Kiraz güzeli, çay güzeli, kayısı güzeli, üzüm güzeli” gibi bir çok haber gazetelerde yayınlanıyordu.
Şenlikle ve kaza ile haberim ertesi gün çıkmayınca bölge müdürünü arardım. “Ağabey, bu haber çıkmaz da hangi haber çıkar? Hülya Avşar gelseydi, cipten inerken frikik verdi” diye haber gönderseydim çıkardı değil mi” diye sitem edip muhabirlik görevimi bırakmıştım.
Bu defa Fatsa Çınar Festivalini gündeme getirmek için bir şeyler yapmam gerekirdi. O zaman Show Tv.’nin Karadeniz bölge müdürü Serdar ipek ile görüştüm. “Ağabey, sen de biliyorsun ki, bu aylarda çok festivaller yapılıyor. Güzellik yarışmaları düzenleniyor. Bunlardan bazıları Tv.’ler de yayınlanıyor, bazıları da gazetelerde çıkıyor. Fatsa haberi çıkar mı, çıkmaz mı bilemem ama siz bir çirkinler yarışması düzenlerseniz farklı bir şey olur, kesinlikle tüm Tv.’ler yayınlar ve gazetelerde çıkar deyince o zaman böyle bir etkinlik yapılmıştı.
Yani yapılanların dışında farklı bir şey yapılmış, hemen hemen tüm Tv.’lerde yayınlanmış, gazetelerde çıkmıştı.
Bu anılarımı durup dururken niye yazdın diye soracak olursanız, kimseyi kırmak, üzmek istemem Fatsa belediye başkanımız İ. Etem Kibar ile Ordu Büyükşehir Belediye başkanımız M. Hilmi Güler’e bir teklifim var.
Gerek Fatsa Zabıtasına, gerekse Ordu Büyükşehir zabıtasına şehir içinde araç giriş ve çıkışlarının yasak olduğu yerlerde elinde çocuğu ile gezip dolaşanlardan korna çalarak yol isteyenlere müsamaha gösterdikleri ve haliyle görevlerini yapmadıkları için üstün hizmet madalyası ile plaket verilmelerini rica ediyorum. Hem de yaldızlı. Vereceğiniz madalya ve plaketlerin ücretlerini de gazete olarak ben taahhüt ediyorum. Bu vesileyle hem Ordu ve Fatsa olarak bir ilke imza atmış oluruz, hem de görevlerini yapmayan birbirinden değerli zabıtalarımızın nelerle sorumlu olup olmadıklarını öğretmiş oluruz.
İlla bir yakınımızın, bir dostumuzun, bir komşumuzun kafası gözü patlayınca mı harekete geçilecek çok merak ediyorum.
Bu işin takipçisi olacağımı bir kez daha hatırlatmak istiyorum...
FATSA MI, YOKSA ÜNYE Mİ
İL OLACAK?
Seçim çalışmalarıyla birlikte Fatsa mı, yoksa Ünye mi il olacak görüşleri yaygın şekilde sosyal medya hesaplarında dolaşıp duruyor.
Her ne kadar Ordu milletvekilimiz Mustafa Hamarat gazetemize “Fatsa ile Ünye birlikte olmadan il olamazlar” açıklamasında bulunduysa da Ünye’de tüm siyasi partiler ve STK temsilcileri hemen hemen her gün yine sosyal medya hesaplarından il olduk açıklamalarını yaparlarken, düzenledikleri toplantılarla da il olma konusunu gündemde tutuyorlar.
İşi garip tarafı ilçemizde bir kaç siyasi ilçe başkanı ve STK temsilcilerinin dışında kayda değer bir açıklama olmadı.
Özellikle AK Parti teşkilatının bu önemli ve hassas konuya seyirci kalmaları çok manidardır.
Böylesine önemli bir konuya sessiz kalmak yerine, ilçedeki tüm siyasi parti ilçe başkanlarının yanı sıra STK temsilcileri bir araya gelip konuyla ilgili bir yol haritası çizilmesi gerekmiyor mu?
Bu sessizlik böyle sürüp giderse Ünye’nin il olduğunu kabul etmiş sayılmıyor muyuz?