DEVLETİN GÜCÜ
Geçtiğimiz hafta basının gücü başlıklı bir yazı yazmıştık. Bu yazıda özet olarak aynı anda 29 kanaldan Erdoğan’ın konuşmasının verildiğini, bu güç sayesinde muhalefetin kaybettiğini söylemeye getiriyorduk sözü… Haklı eleştiriler aldım. Okuyanlar yanlış ve eksik yazdığımı iddia ediyorlardı. Tam da bu esnada meşhur koşu karikatürü çıkmıştı. Hani şu Kılıçdaroğlu ile Erdoğan’ın pistte yarıştığı karikatür. Erdoğan düzce bir alanda pürüzsüz bir yolda var gücü ile koşuyor, Kılıçtaroğlu ise önündeki YSK, Yargı, Anadolu Ajansı, TRT. vs. gibi engelleri aşarak yarışmak zorunda kalıyordu. Eleştiride haklı olanlar sen sadece basının gücünden bahsediyor, devlet gücünün seferber edildiğini gözden kaçırarak haksızlık ediyorsun diyorlardı. Bu arada ben çok beğenilen karikatürün de eksik olduğunu iddia ediyorum. Evet YSK., Yargı, AA. TRT Kılıçtaroğlu’na engeldi. Koşu yoluna konulması yaratcı bir zekâ ürünüydü. Ancak aynı unsurları diğer yolda da Erdoğan’ın arkasında yerleştirmek gerekiyordu. Çünkü bu kurum ve kuruluşlar bir taraftan Kılıçdaroğlu’na engel oluştururken diğer taraftan da Erdoğan’a verdikleri destekle hedefe daha erken ulaşmasında etken oluyorlardı. İşte bu nedenle devletin bu organlarını bir yarışmacının arkasına, diğerinin önüne yerleştirmek gerekiyordu. Sadece bu kurumlar mı? Örtülü Ödenek, maliye hazinesi iktidarın kontrolünde değil mi? Bizim milli eğitim müfettişi CHP son sıra adayı Sabri Soner Görgülü Hocamız Ordunun ilçelerinde nerdeyse tarifeli minibüs seferleri ile bir oy fazla alabilir miyim çabası gösterirken, rakibi AKP1. Sıra adayı Milli Eğitim Bakanı senin benim verdiğim vergi ile alınan konforlu araçlar içinde, yine senin benim verdiğim vergilerle doldurduğu deposundaki akar yakıtı kullanarak, ilçe kaymakamlarının tüm ilçe personelini seferber edip törenlerle karşılandığı etkinliklerle oy toplama olanağına sahip değil miydi?
Diğer taraftan Erdoğan ve yandaşlarının yıllarca her olumsuzluk için hedef gösterdikleri, müsebbibi saydıkları ‘’DIŞ GÜÇLER’’ de gözden kaçmamalıydı. Rusya’nın aldığı tavır! Seçim sonrası Erdoğan’ın Katar’a teşekkür ziyaretine gitmek istemesinin altında dış güçlerin de yanında olduğunun bir başka kanıtı idi.
Şimdi bütün bunlardan sonra Erdoğan’ın yeniden seçilmesini bir başarı olarak kabul etmek, ya da bunu sadece basının etkisi olarak görmek doğru değildir. Muhalefet gerçekleri anlatamamıştır. Beka konusunda gerçekleri anlatamamıştır. Ekonomik çöküntü konusunda gerçekleri anlatamamıştır. Yolsuzluk konusunda gerçekleri anlatamamıştır. Liyakat konusunda gerçekleri anlatamamıştır. Hukuksuzluk konusunda gerçekleri anlatamamıştır.
Ama:
İktidar kumpas bir kasetle kitleleri yanına çekebilmiş, bu kasetin kumpas olduğunu da bizzat itiraf etmiştir. Peki ama bu muhalefetin başarısızlığı, iktidarın başarısı mıdır, yoksa ahlaksızlığın daniskası mıdır?