SEÇİM VE SORUMLULAR
Geçtiğimiz hafta Paris sokaklarında sürekli eylem vardı. İnsanlar hükümeti protesto ediyor ve yeni getirdiği yasayı geri çekmesini istiyordu. İş bırakma eylemi, peşinden yürüyüşler, kalabalıklar, pankartlar… Sokakta yürümek bazen zorlaşıyor ama herkes demokratik haklarını kullanmaktan geri kalmıyordu. Peki neydi bunca insanı sokaklara döken, ‘ emeklilik yaşının iki yıl ileriye alınması ve %7-8 oranında yaşanan enflasyondu. İnsanlar devletin halk için olduğunun bilincinde ve tüm düzenlemelerin daha iyi bir yaşam için olması gerektiğinin farkındaydı. İktidar da var oluşunun asıl sebebinin halkın mutluluğu ve refahı olduğunun bilincindeydi.
Ülkemizde ise halkın mutluluğunu ve sosyo ekonomik düzeyini çok çok aşağılara çeken öyle yasalar öyle düzenlemeler yapıldı ki son yıllarda, insanların nasıl bu denli sessizce olan biteni izlediğini görmek hayret verici. Bırakın %7 enflasyonu %300’lerle ifade edilen rakamlar var hayatımızda. Üstelik temel tüketim mallarımız, yaşamımızı idame ettirmemiz için gereken en önemli ihtiyaçlarımızın yanına yaklaşmak bile zorlaştı. Son iki yıldır, aklın hayalin almadığı bir düşüşe geçen yaşam standardımızı düzeltecek hiçbir önlem alınmadığı gibi hızlı düşüş devam ediyor. Tüm bunlar yaşanırken başka hiçbir sorunu saymasak bile ülkenin girdiği seçim atmosferinde ne olmalıydı? Halk bu gidişata tüm benliğiyle dur deyip seçim gezisine çıkan iktidar mensuplarına açıkça şikayetlerini söylemeliydi.
Oysa ne oluyor halen iktidar partisi adayları seçim gezilerinde yeni vaatlerle geliyor. Sorunları biliyoruz ve biz çözeceğiz diyor. 20 yıldır yapamadığın ve değiştiremediğin bir oluşumu önümüzdeki 5 yıl içinde değiştirmenin nasıl bir sihirli değneği var, sorunu yarattığın bir ortamda sorunu yaratanla çözen nasıl aynı sistem ya da kişi olabilir. Neden iktidar mensupları her yapılan yanlışta hata yapıp affedilir de henüz iktidara gelmemiş partinin mensupları nasıl yapmadıkları şeyler için suçlanabilir.
İnsanlar nasıl tüm sorunları bilip, tüm olanları görüp bu sonucu yaratanı en ufak sorumlu tutmaz. İnsanlar nasıl tüm yolsuzlukları, tüm adaletsizlikleri, tüm anti demokratik uygulamaları, tüm liyakatsizlikleri, tüm beceriksizlikleri görüp de halen aynı düzenin hiç değişmeden devam etmesini ister? İnsanlar dün bambaşka konuşan insanların bugün aynı sözlerinin tam tersini söylemesini neden hiç sorgulamaz. Sanırım asıl mesele bu, kimse sorgulamıyor ve ne anlatılırsa olduğu gibi kabul ediyor.
Gazetecilerin, yazarların düşüncelerinden dolayı yargılandığı, kitapların bomba etkisi yarattığı, her geçen gün yargıya siyasi müdahalenin arttığı, yandaş ve yandaş olmayan insan sayısının her mevkide ve her kurumda sayıca artış gösterdiği, muhalif olmanın darbe planlarıyla aynı kategoride yeraldığı bir topluma dönüştüğümüzün acaba kaç seçmen farkına varıyordur..
Yoksa hala, ileri demokrasinin etrafımızı sardığı, aydınlarımızın daha aydınlık yarınlar için çabaladığı, bu ülkenin düzenini bozan herkesin hakettiği yerlerde olduğu, ne kadar az konuşursak ve ne kadar çok el ovuşturursak o kadar iyi ve dürüst vatandaş olduğumuz, ne kadar sessiz kalır, ne kadar alkışlarsak, o kadar sevilen insanlar olduğumuz bir düzenin içinde yaşadığımızı düşünüp seviniyormuyuz.
Aslında anlamamız gereken en önemli husus, artık kaybedecek zamanımız yok. Bir 5 yıl daha, aynı sorun yumağının içinde, nereye gittiğimiz belirsiz bir şekilde, iç ve dış sorunların kıskacında, borç batağında, ülkenin tüm kurumlarına güvensiz bir şekilde ve birilerinin sürdüğü saltanat yaşamının gölgesinde geçmez geçemez. Cumhuriyet değerlerine, gerçek demokrasiye inanmış ve gerçekten yönetebilecek bir iktidarla ancak yeniden daha güzel, güçlü, müreffeh ve umut dolu günlerimiz olacaktır.
ASLINDA BİZ BU SEÇİMLE, KARAR VEREBİLME ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SEÇİYORUZ. ÜLKEYİ BU ŞEKİLDE YANLIŞ YÖNETENLERİN İNSANLARIN İÇİNDE HİÇBİR ŞEYDEN SORUMLU DEĞİL GİBİ HALEN GÜLEREK VE SORUMSUZCA DOLAŞMASININ YANLIŞLIĞINI SEÇİYORUZ. BİZ GELECEĞİMİZİ, DEMOKRASİMİZİ, ADALETİ SEÇİYORUZ. YENİDEN İNSANCA DÜŞÜNEBİLMEYİ, ÜRETEREK VAR ETMEYİ, ÇALIŞARAK KAZANMAYI SEÇİYORUZ. BİR MAFYA LİDERİNDEN BİLE MEDET UMAR HALE GELMENİN NE DENLİ TRAJİKOMİK OLDUĞUNU GÖRMEYİ SEÇİYORUZ. BİZ DÜŞÜNMEYİ, SORGULAMAYI, ANLAMAYI VE YAŞATMAYI SEÇİYORUZ. ASLINDA BİZ KONUŞABİLMEYİ, ELEŞTİREBİLMEYİ, HATA YAPANIN SORUMLULUK ALACAĞI GÜNLERİ SEÇİYORUZ. BİZ YENİDEN SEÇEBİLMEYİ SEÇİYORUZ..