BİZE VE BAŞKASINA
Çoğu zamana olduğu gibi bir hikâye anlatarak başlamak istiyorum. Başlamadan önce teşbihte hata olmasın diyelim. Vaktiyle bir köyde çok kıskanç bir adam varmış. Eşini evden dışarı çıkarmaz, pencereden bile dışarı baktırmayacak kadar kıskançmış. Aksilik bu ya eşi de köyden birisine âşıkmış. Kadın âşık olduğu adamı görmek için bir yol aramış ve bulmuş. Köyün şifacı anası ile anlaşmış. Hasta numarasına yatmış. Kıskanç koca koşarak şifacı anadan yarım istemiş. Şifacı ana: ‘’Elbette gelirim. Ancak benim bütün ziynetin bu sandığın içindedir. Bu sandığı yanımdan ayıramam. Sandığı sırtında benimle götürüp, getirirsen eşini tedavi ederim.’’ Demiş . Sandığın içine de kadının âşık olduğu adamı koymuş. Kıskanç adam her gün kıskandığı eşinin âşık olduğu adamı sırtında eşine götürüp getirirken bir gün komşusunun evinde çıplak bir yabancı görmüş. Sırtındaki sandığı indirip bu yabancının kim olduğunu, neden çıplak olduğunu araştırmak isterken şifacı ana tabanlara kuvvet kaçmış. Çıplak adam da evin içindeki büyük bir küpün içine sığınmış. Bu esnada ev sahibi kaçan şifa ananın durumundan şüphelenmiş. Kıskanç koca küpü kırmaya kalkıştığında ev sahibi içerden çıkacak çıplak adamı tahmin ettiği için refüze olacağını biliyor ve küpün kırılmasına itiraz ediyormuş. Kıskanç koca küpü kırmakta ısrar edince bu defa: ‘’Sen küpü kırarsan ben de sandığı kırarım.’’ Demiş. Anladınız ama ben yine de biraz açmak istiyorum. Sen küpü kırıp beni refüze edersen ben de sandığı kırıp seni refüze ederimin mesajını veriyormuş. Yineliyorum bu bir hikâyedir. Teşbihte hata olmasın.
Şimdi siyasete dönelim. Caminin içindeki tertemiz desenli halılar üzerinde ayakkabı ile bilerek ve isteyerek namaz kılan Sayın Cumhurbaşkanı, bilmeden ve istemeden yanlışlıkla seccade üzerine basan Sayın Kılıçtaroğlu’nu refüze etmeye çalışıyor. Yine 2000 li yıllarda onlarca insanı hunharca öldüren Hizbullahın hamisi Hüda-Par ile ortaklık yaparken sadece aday çıkarmadığını dile getiren, herhangi bir anlaşma dahi yapılmayan HADEP dolayısıyla Kılıçtaroğlu’nu PKK ile işbirliği yapmakla itham ediyor. PKK’nın ayağına mahkemeler götürdüğünü, PKK’nın lahmacun paralarını devlet bütçesinden ödediğini, valilere PKK’ya dokunmayın, görmezden gelin diye talimatlar verdiğini unutarak.
İşin acı tarafı Cumhurbaşkanının kendi yaptığını unutup, başkasının yaptığını eleştirmesi kadar bunlara sorgusuz sualsiz inan insanların çok fazla olmasıdır. Hiç kimse yanında birkaç kişi ile caminin pırıl pırıl halıları üzerinde ayakkabı ile namaz kılan cumhurbaşkanının bu fotoğraflarını dile getirmez. Ya da mutlaka buna haklı bir gerekçe bulup sakıncalı görmez. Toplum bizden ve onlardan ayrımı ile o kadar gerilmiştir ki herkes bir başkasının küpünü veya sandığını kırmakla meşgul olmaktan kendi küpünü ve sandığını göremez olmuştur.