FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK
1965 seçimlerinden bu yana yapılan tüm seçimleri yakından takip eden, önceleri sade bir meraklı, daha sonra ise aktif bir siyaset meraklısı olarak hemen tüm seçimleri izledim. Çoğu rahmetli olan milletvekili ve senatör ve adaylarının gerek meydan konuşmalarını ve gerekse bangır bangır bağıran araçlarla turladığı günleri dün gibi hatırlıyorum. Rahmetli Av. Nail Dervişoğlu’nun konuşma ve kürsü hakimiyeti, Topaloğlu ailesi fertlerinin gördüğü ilgi belleğimden gitmiyor. İlerleyen yıllarda çok yetenekli yeni nesil adaylarımızı da gördük. İzledik.
Seçim tarihi açıklandı. Aday olabilmek, seçilecek sıralarda yer alabilmek için yarış başladı. Bu yazının yazıldığı ana kadar da aslında bir hayli zaman geçti. Şu ana kadar izlediğim ve gördüğüm kadarıyla eski heyecanı bulamadım. Umarım yanılıyorumdur. Umarım önümüzdeki günlerde hareketlenir. Çünkü bu seçimler bu güne kadar yapılmış ve hatta bundan sonra yapılacak seçimler de dahil çok çok önemli bir seçimdir. Bu seçimler sadece Cumhur ittifakı adayı ile millet ittifakı adayının seçilme yarışı değil, ülkede bir rejim değişikliği için yapılan bir seçimdir.
Şöyle ki:
Şu an uygulanan Cumhurbaşkanlığı sistemine devam mı edilecek, yoksa parlamenter sisteme mi dönülecek olduğunun belirlenmesi söz konusudur. Ülkemizde yıllarca parlamenter sistem uygulanmıştır. Hatta uzun bir süre tamamen üniversite ve yüksekokul mezunlarından oluşan ve 40 yaşını bitirmiş olma şartı da aranan Cumhuriyet Senatosunun da parlamenter sistemde bir sigorta olarak görüldüğü bir sistem den, tek kişinin iki dudağı arasından çıkan kararlarla yönetilen bir sisteme geçiş yapılmıştır. Ne yazık ki tek kişinin yönetiminden oluşan bu sistem bizzat savunanlar tarafından dahi ideal bir sistem olarak kabul edilememektedir. Çünkü bizzat bu sistemi savunanlar: ‘’Evet! Aksayan yönleri vardır. Ancak bu aksayan yönleri bir şekilde düzeltilebilir.’’ Denilmek suretiyle, kendileri dahi ideal olmadığını itiraf etmektedirler. Hal böyle iken, yani makul ve mantıklı bir yanının olmadığı kabul edilirken hala bu sistemin devamı yönünde çaba göstermeye devam etmeleri tarafımızdan anlamlandırılamamaktadır.
Sistem değişikliği için sadece Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak yetmemekte, TBMM de Anayasa değişikliği sağlayacak bir çoğunluk elde etmek de gerekmektedir. İşte bu seçimler bu bakımdan da daha önceki seçimlere göre çok daha fazla önem arz etmektedir. Yani eski sistemin devamı için de parlamentere sisteme dönüş için de her iki kulvarda da seçimi kazanmak gerekmektedir. Yinelemek istiyorum ki bu kadar önemli bir seçim öncesinde olmamıza karşın şu anda beklenen aktivasyon henüz oluşmamıştır.