SEÇİM ÜZERİNE…
Normalde bir partinin 22 yıl iktidarda kalması ve önümüzdeki ilk seçimin de favorisi olması akıl karı değil. Ama muhalefetin,22 yıldır iktidarda olan bir parti karşısında hala kaybeden olması hiç ama hiç akıl karı değil. Bazı şeyler bizim ülkemize has şeyler biliyorsunuz. Dünyada eşi benzeri olmaz, olamaz…***
Milletvekili seçimleri için aday adayları isimleri dolaşıyor ortalıkta. Bakıyoruz hep aynı isimler. Belediye seçiminde Başkanlığa, vekil seçiminde oraya, arada olan esnaf kefalet kooperatifi başkanlığına da aynı isimler adaylar. Yahu hiç mi insan yetişmez bu memlekette, bu kadar mı kendini bir yerlere layık gören kişi kıtlığı olur. Bu işleri meslek kabul edenler olduğunu görmek sadece bana mı gülünç geliyor. Aday adaylığında da 3 dönem kuralı gelse keşke…***
Genç nüfus, teknoloji dünyası, uzay çağı,yeni bir dünya düzenine 70’lik iki ittifakın lideri ile girmeye çalışıyoruz. Evde anamıza, babamıza, dedelerimize kulak vermiyor, sen yaşlısın ne anlarsın derken 14 Mayıs günü, evdekilerin “akranlarını” seçmeye gidiyoruz. Ve buna 85 milyon umut bağlamış bekliyoruz…***
Yaklaşık 1 yıldır yıpranmasın diye açıklanmayan adayın Kılıçdaroğlu olduğunu öğrenen iktidar tarafı, kendisiyle hiç uğraşmamaya karar vermiş gibi duruyor. Yıpratmaya bile gerek görmüyorlar. Ekrem İmamoğlu’nu mahkeme kararı ile, Mansur Yavaş’ı HDP sopası ile by pas ettikten sonra zaten istedikleri aday karşılarına çıkmış oldu. Farkındaysanız sadece HDP - İyi parti ekseninde tartışma ve hizip çıkarma peşinde iktidar ve medyası. Adayla hiç mi hiç uğraşmıyorlar…***
Sadece Erdoğan nefreti ve düşmanlığı Millet İttifakının toplanma amacı gibi duruyor. Ama bakalım bu kin ve nefret seçim kazanmaya yetecek mi göreceğiz. Büyük yıkıma yol açan depremin etkileri henüz sahada doğru dürüst ölçülmedi ve aday listeleri yapıldıktan sonra da Nisan ayında adayları yeniden tartmak gerektiği kanaatindeyim. Hiçbir seçimde adını bile duymadığımız tuhaf ve küçük partiler konuşuluyor ekranlarda. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin böyle bir şey olacağını zamanında öngörseydi Cumhurbaşkanı, asla ve asla buna onay vermezdi diye düşünüyorum. Kendi ayağına sıkmış durumda tabiri caizse. Hala 1. Parti ve kazanmak için bu sistemde baston gibi başka partilere ihtiyacı var. Ülke maalesef bu yüzden, siyaset üretemez, rekabet edemez, yeni fikirler ve görüşler ortaya çıkaramaz oldu. Hepimiz saçma sapan bir “kör döğüşün “içine düşüverdik. Ya ordasın, ya burada. Ben ve benim gibi, bunların tamamını inkar edenlerin ise gideceği yer kalmıyor maalesef…***
Ekranlarda dolaşan medyatik ve romantik 3-5 solcu tip dışında değişik şeyler söyleyen ve bu açmazdan çıkmamızı sağlayacak fikir ben henüz duymadım. Bunca ekonomik sıkıntı ve cahil-fakir-vizyonsuz ülkede siyaset şu anda “ailenin korunması kanunu”nun kaldırılmasını tartışıyor. Bir Daha Refah partisi mi neydi adı, onun önerisi ile. Yahu isminizden bile belli zihniyetinizin eski olduğu. O yüzden toplum Muharrem İnce’nin dansından çok fazla etkilenmiş oluyor işte. Hiç olmazsa koltuğa oturmadan oynamaya başladı. Sizin gibi sadece oturunca kıvıranlardan değil. Kalın sağlıcakla…***