BU HAFTA YAZMAK İSTEMİYORUM
50 yıla yakın bir süredir siyasetin içindeyim. Kâh aday adayı, kâh aday ve yönetici olarak… Son yıllarda da bir nevi siyasi gözlemci olarak yine de siyasete devam ediyorum. 1983 yılındaki siyasi döngüleri çok yakından yaşamış ve takip etmiştim. Tek başına iktidar olacağına nerdeyse kesin gözü ile bakılan MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) için aday adaylığı başvuruları bile ANAP’ın iki katı idi. Hiç şans verilmeyen HP (Halkçı Parti) yanlış hatırlamıyorsan milletvekilliği adaylığı için başvuru ücreti dahi almıyor, yine de aday bulmakta zorlanıyordu. Seçimlerden 10-12 gün önce bir iş için gittiğim Malatya’dan dönüyordum. Uçakta koltuk komşum ile sohbet ederken kendisinin meslektaşım olduğunu, hatta ofis komşumun kuzeni olduğunu öğrenince detaylı bir şekilde sohbete daldık. Kendisinin Malatya’da ANAP tan aday olduğunu, İstanbul’a seçim malzemeleri, ses düzeni, kıyafet almak için gittiğini, sıralamadaki yeri itibarıyla kazanma şansının olmadığını bildiğini, ancak geleceğe yatırım yapmak istediğini dile getirmişti. Malatya’da ezici bir MDP etkisini de eklemişti. Bizim bu seyahatimizden 2 veya 3 gün sonra Milli Güvenlik Konseyi başkanı Kenan Evren bir konuşma yaptı. Bu konuşmada seçmene oy verme konusunda MDP’yi adres göstererek yönlendirmek istedi. Son bir haftaya kadar açık ara birinci parti olan MDP, Kenan Evren’in konuşmasından sonra üçüncü parti ancak olabildi. Rahmetli Turgut Özal’ın ANAP’ı açık ara birinci parti oldu. Aday bulmakta adeta zorlanan Rahmetli Necdet Calp’in HP’si ikinci parti oldu. Yani siyasette bir haftada her şey değişti. Geleceğe yatırım yaptığını söyleyen uçaktaki koltuk komşum, meslektaşım Sayın Metin Emiroğlu’nun geleceği beklemesine gerek kalmadı. Kendisi önce milletvekili, bir süre sonra da Milli Eğitim Bakanı oldu.
Bu hafta yazmayacağım.
Çünkü: 3.Mart. Cuma gününden, 5 Mart Pazartesi gününe kadar siyasette öyle bir değişmeler süreci gördük ki aklımız allak bullak oldu. Önce bir trafik kazası oldu. Bu kazada bir yolcumuzu kaybettik diye korkarken ve bu yolcunun kaybı beraber seyahat eden yol arkadaşlarına da hasar ve yaralar açacağı düşünülürken kaza hafif sıyrıkla atlatılmış oldu. Bugün yazmayacağım dediğim için işin içine girip irdelenmesini yapmayacağım. Elbette herkeste olduğu gibi benimde şu olmasaydı, bu olmasaydı opsiyonlarım var. Ancak bugünleri suçlama günü değil, kucaklama günü olarak düşünüyorum. O nedenle de bu hafta yazı yazmıyorum.
Bir kez daha çünkü diyorum: Siyasetteki bu hızlı gelişmeler benim bir yazı yazıp sizlerin okumasına sunduğum ana kadar yazdıklarımın hiçbir hükmü kalmayabilir. Siyasetteki hızlı ve baş döndürücü gelişmelerin yerini biraz daha sakinlik alsın tekrardan buluşuruz.