ZOR SEÇİM…
Normal bir Avrupa ülkesinin 1 yılda yaşayacağı kaosu bazen biz 2-3 gün içinde yaşıyoruz. Her şeyimiz bir tuhaf. Ne Avrupalı’yız, ne Orta Asyalı, ne tam cahiliz, ne de gelişmiş ve eğitimli. “Bir Türk Dünyaya Bedeldir” sözü muhtemelen bu tuhaflıklarımızı anlatmak için söylendi diye düşünüyorum. “Her yerden bir deli gelsin, Türkiye’den kim gelirse gelsin “ olmalı bu sözün doğrusu…
6’lı masa önce dağıldı, sonra sandalye sayısını artırdı. Öyle bir seçime doğru ilerliyoruz ki, herkes tarafını belli etmek zorunda gibi sanki önceden. Koalisyonlar seçim sonrası yapılırdı ve pazarlıklar sürer giderdi. Burada İttifaklar seçim öncesi yapılıyor ve seçimi kazanmışçasına koltuklar paylaşılıyor. Eskiler iyi bilir, fiskobirliğe gidince oturacak yer bulamazdınız. Bütün koltuklarda “çalışanlar” vardı. Misafir koltukları dahil buna. Sonra battı zaten malum…
6 Genel Başkan, dışarıdan destek veren 3-4 Genel Başkan,2 Tane bilinen Büyükşehir Belediye Başkanı bir taraf olmuş diğer tarafta 21 Yıllık İktidarın sahibi ve ortağı olan bir parti. Anketçiler, medya, televizyonlar vs bile bölünmüş durumda tam bir kutuplaşma ve sataşma ortamında 14 Mayısa doğru ilerliyoruz. Millet İttifakı “çok farklı fikirleri” buluşturduğu için midir ne pek siyaset üretemez duruma düştü esasında. Geçmişi eleştirse Davutoğlu ve Babacan alınıyor. Muhafazakarlara yüklenseler Saadet ve İyi Parti kırılıyor. Kılıçdaroğlu dua ederek vs. çıkmaya başladı kürsüye. Allahım sen nelere kadirsin diyesi geliyor insanın…
Diğer tarafta da 21 yılın verdiği yorgunluk mu diyelim, liyakatsizlik mi diyelim, sürekli kazanıyor olduğu için rakiplerini ciddiye almamak mı diyelim bir gevşeklik var. Toplumdaki sorunları ve çözümlerini doğru kavrayamama var. Mesela, ekonomik krizi çözmek için önce bu sorunu kabul etmek gerekiyor. Oysa iktidar bırakın ekonomik sorunu “uçuyoruz-kaçıyoruz-uzaya göndereceğimiz adamı belirledik” modunda yaşıyor. Depremde yapılan ihmalleri “hakkınızı helal edin diye” geçiştiremezsiniz. Bunu çocuklarını kaybetmiş ana babalara, tek başına kalmış çocuklara söyleyin bakalım alacağınız cevap ne olacak…
Akıl tutulması öyle bir hal aldı ki, kendini kusurlu gören ve “Helallik” isteyen hükümeti maçlarda istifaya davet etmek yasaklandı. Muhtemelen seçim sonucuna kadar deprem de yasaklanmıştır. Mahkemeye kızıp kapatın diyoruz. Sosyal medyaya kızıp kapatın diyoruz. Muhalif kanallara kızıp ceza ve kapatma uyguluyoruz. Aslında bütün bunlarla yapılmak istenilen şey iktidarın “kendi beceriksizliği ve yetersizliğini “ispat etme çabası gibi duruyor. Bu kadar yasakçı-beceriksiz-liyakatsiz bir yapıyı göndermeye seçmenin gücü yeter mi, valla dönüp arkaya bakınca da insanı bir gülme almıyor değil… Kalın sağlıcakla