ALTIN TOPRAK
Ülke olarak yaşadığımız tüm üzüntülerin arasında biraz olsun sevineceğimiz bir gelişme oldu çevremizde. Fatsa’da bulunan altın madeni şirketine karşı açtığımız ‘Çed İptali’ davasında Danıştay kararı lehimize bozarak davanın Ordu İdare Mahkemesince tekrar görülmesini istedi.
Ordu İdare Mahkemesi 2013 yılında alınan Çed Kararının usulüne uygun olduğu daha önce yargılama yapıldığı ve halen geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle Çed Kararını iptal etmemişti. Bunu da dosya üzerinden ve hiçbir inceleme yapmadan 2013 yılında yapılan keşif neticesinde verilen bilirkişi raporuna dayandırmıştı. Oysa Dava açan köylüler ve Fatsa Doğa ve Çevre Derneği son yıllarda madenin çevreye büyük zarar verdiğini, Çed dosyasında süregelen hiçbir taahhüdüne uymadığını açıkça ve raporlarıyla beyan etmişti.
Ordu’da görülen davada da madeni yerinde inceleyip, günümüzde verdiği zararları tespit etmeden bir karar verdi. Aralık 2019 tarihinde Fatsa Doğa ve Çevre Derneği tarafından siyanürlü altın madenciliğinin yarattığı çevresel kirliliğin belirlenmesi ve bu kirliliğin maden kaynaklı olup olmadığının araştırılması amacıyla bölgede bir bilimsel araştırma-analiz çalışması yapılmış, maden çevresinden, yakın yerleşim yerlerinden (Bahçeler, Erenyurt vb.), madenin etrafındaki derelerden, bu derelerin kavuştuğu Elekçi Irmağı’nın denize kadar olan her bir kilometresinden ve maden sahasından daha yüksek bölgelerden, toprak (sediment) ve su örnekleri alınmış ve akredite laboratuvarlarda analizleri yaptırılmıştır.
Sonuçlar bölgedeki altın madenciliği faaliyetleri, çevre ve insan sağlığı için çok tehlikeli boyutlara ulaştığını ortaya koymuştur. Hatta siyanürlü madenin yakın çevresindeki ağır metal kirliliğinin tüm canlı popülasyonunun yarısından daha fazlasını ölümcül düzeyde etkilediği tespit edilmiştir.
Faaliyete başladığı 2013 yılından bu yana çevresindeki köylerin içme sularını kirleten ve siyanürlü maden şirketi, zaten içme suyu konusunda sıkıntılar yaşayan ve dönemsel kuraklıklarla sarsılan vatandaşlarımızı en temel yaşam hakkı olan su hakkından mahrum bırakmaktadır.
Üstelik 2. Çed raporu onaylanmayan şirket ilk aldığı rapora dayanarak usülsüz sondaj çalışmaları da yapmakta, arazi dışına çıkmakta, herhangi bir şikayet olduğunda da hemen bunu ileri sürmektedir. Adeta yapılan tüm hukuk dışı işlemler bu raporla meşrulaştırılmakta ve zarar her geçen gün artan bir ivmeyle çoğalmaktadır.
İşte Danıştay kararı tüm bunları sonlandıracak bir ışık yakmış ve yeni bir yol açmıştır. Ordu İdare yeniden keşif yapıp, bu zararı mahkeme kanalıyla tespit ettirdiğinde ilk verilen Çed Raporu da iptal edilecek ve artık şirketin çalışmasına hiçbir yasal dayanak kalmayacaktır.
O gün toprağımız gerçek değerine ulaşacak ve asıl altınımız olan ALTIN TOPRAĞIMIZ can suyuna kavuşacaktır.