Asrın Rezaleti…
Depremin acı faturası her geçen gün artmaya devam ediyor. Milyonları ekran başına toplayan “devletimiz” sağ cebinden sol cebine atarak, milleti de gaza getiren kampanyalar düzenliyor. Keşke bu programlar “sağlam bina yapmak-liyakatlı kadrolarla çalışmak-sorumlulardan hesap sormak için de yapılabilse”. Hatta daha düşük paralar gerekir o zaman ama neyse…
İlginizi çekti mi bilmiyorum ama, deprem bölgesinde genelde yıkılmayan binalar zannedildiği gibi sadece Toki binaları değil. Camiler yıkılmamış. Bu kadar geniş coğrafyada, bu kadar farklı kişinin yaptığı camilerin ayakta kalmış olmasının sırrı neydi biliyor musunuz, elbette uhrevi bir sonuç değildi. Kuldan korkmayan, Allah’tan korkmuştu, çalmamıştı. Sadece minareler yıkılmıştı bazılarında. Oturduğumuz evlere göstermediğimiz özeni, haftada bir belki gittiğimiz camilere gösteriyor olmanın bir sırrı olmalı. Bunu herkes kendi vicdanında sorgular diye düşünüyorum…
Ülkede müteahhit olmak için İlkokul diplomasına bile ihtiyacınız yok. Sadece paranız var mı diye bakılıyor. Sistem sizi bina yaparken “ İş Bitirme Belgeniz” var mı diye sorguluyor. Tamamen duygusal bir yaklaşım yani. Bina yapmaya yeterli misiniz diye soran yok. Fırına gidiyorsunuz gıda mühendisi diploması var, kiralık. Mühendis belki aynı ülkede bile yaşamıyor. Eczaneye gidiyorsunuz, ruhsat sahibi eczacı Ege de tatil yapıyor(diploması kiralık) size bur da ilaç veren kalfanın çalıştırdığı eczanede. İş yerlerinde var gözüken İş yeri hekimi-iş güvenliği vs. gibi gereksiz mesleği icra edenleri sadece kağıt ve maaş bordrosunda görüyoruz. Daha geçenlerde sahte doktor, sahte mimar yakalanmadı mı bu ülkede. Hem de mimar Antalya Valiliğinin işlerini yapıyormuş. Gerçekten şaka gibi ama hiçbir Alman’ın veya İngiliz’in aklına “sahte mimar veya doktor olmak” gelmemiştir diye düşünüyorum. Hadi oldun diyelim ulan gidip valiliğe iş yapar mı insan ,bu ne özgüven...
Velhasıl kelam, binlerce kişi öldükten ve onlarcası kayıp olduktan sonra,500 bin yapı yıkılmışken şimdi herkes dürüst-işinin gereği gibi yapmıyor vs. araştırmasına girmiş durumda. Ekranlarda daha önce defalarca çıkarılan ve muhalefetin bile desteklediği İmar Af’ları eleştirilip duruyor. Koca koca profesörler bile vay efendim bu imar afları olmasa memleket bu kadar yıkılmazmış vs. diyor. Konuşanları not alıp gidin bakın oturdukları evlere, ya kaçaktır, ya da imara aykırı. Devlet sağlıksız arazileri imara açmakla suçlu, aç gözlü insanlarda bu sorunlu zeminlere kaçak ve imara aykırı yapı yapmakla suçlu. Tavuk ve yumurta gibi yani anlayacağınız. Olan olduktan sonra zırvalamak her zamanki gibi serbest. Yazıyı yazdığım saatlerde deprem soruşturmalarında son durum neydi biliyor musunuz; İmara aykırı yapı yapmak suçundan tutuklanan sayısı 160- deprem bölgesinde hırsızlık ve yağmadan tutuklanan sayısı 180. Başka söze gerek var mı ? İnsanlar ölülerini çaldırmamak için enkaz başında bekliyor belki de. Yazıklar olsun…