MANHATTAN VE FATSA
İstanbul’da 1984 yılında sayın Bedrettin Dalan Büyükşehir Belediye başkanı olmuştu.
Bir zamanlar Altın Boynuz olarak adlandırılan Haliç’e yaklaştıkça kesif bir koku baş ağrısına neden oluyordu. Haliç köprüsünü geçerek gideceğimiz zaman, köprü üzerinde trafik tıkanıklığına yakalanmamak için dua ediyorduk. Dalan hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir biçimde arkasındaki güçlü ANAP iktidarının da katkısı ile Haliç’i allak – bullak ederek tüm kokuyu yapan tesisleri şehir dışına atıp, denize girilecek hale getirdi.
Yine aynı Dalan dünyanın incisi İstanbul Boğazında ise olmadık uygulamalarla Boğazın güzelliğini yok etti. İşte bu nedenle bir dönem başkanlık yapan Dalan için “Haliç’e heykelini dikmek, Boğaz’da ise idam sehpasına çıkarmak gerekir” ifadesi kullanıldı.
İstanbul’dan bize ne! Bu hikayeyi niye anlatıyorsun diyebilirsiniz. Geçen akşam Dolunay Restoranın bahçesinde otururken, Fatsa şehir merkezini seyrediyorum. Daha önce 20 katın üzerine çıkan bir apartmanı öne sürerek Fatsa’ya ihanet edildiğini söylüyorduk. Gördüm ki, bu yüksek binalar Fatsa’nın güzelliğini hilkat garibesine dönüştürmüş. Fatsa katledilmiş dostlar, katledilmiş. Rahmetli Mustafa Kemal Çamaş göreve geldiği ilk dönemde halk tarafından görülmeyen alt yapıya yatırım yapmış, sellerin, su baskınlarının oluşacağı zararları önlemeye çalışmıştı. Halk bu yatırımı gözle görmese de, kalben inandığı için rahmetli Çamaş’ı yeniden seçerek çalışma fırsatı vermişti. Ancak ne yazık ki, halka hizmeti halk dışındaki güçler, tarafından engellenmiş ve bugünkü ucube görüntü oluşmuştur. Mustafa Çamaş görevde olmasa bile, yaşıyor olsaydı böyle bir görüntüye izin vermezdi. Bu çarpık Manhattan görüntüsünün oluşmasında rol oynayanları tarih yargılayacak ve hak ettikleri cezayı da yine tarih verecektir. Fatsa’nın yeşillikleri, sahilleri ne kadar çekici ise, binaları o kadar itici olmuş. Fatsa maalesef Manhattan olmuş sevgili okurlar.