CANIM SIKILIYOR CANIM
Merhum sanatçı Kayahan’ın bir döneme damgasını vuran “Canım sıkılıyor canım” adlı şarkısını hatırlayanlarınız vardır.
Şarkı gerçi büyük bir aşkın yarım kalan hikayesini anlatıyor.
Eşini çok seven ama terk edilen bir erkeğin mırıldandığı şarkının ilk paragrafı da şöyle başlıyor.
Canım bana bırak bu gece gözlerini
Aklımı alıp götürme bu gece
Gözlerimde yaş yerine gözlerin olsun
Ne olursun dur gitme
Canım sıkılıyor canım
Gözlerinle olmayınca
Diye de devam ediyor...
Bilgisayarımın başına geçip haftalık yazımı yazmaya başlayınca geçmişe de şey dalıp gittim.
Günay Yalın (Merhum) , Bahri Kibar, Hamit Taşçı, Eyüp Fatsa, İhsan Şener gibi isimlerden oluşan eski milletvekillerimizi şöyle gözümde canlandırdım.
Bir heyecan, bir heves, bir tutku yaratmışlardı.
Ve yaşadıkları heyecanı da (Fatsalılara) bizlere de geçirmişlerdi.
Yaptıkları vardı, yapamadıkları vardı.
Ama hizmet yapmak için bir heyecanları vardı. Bir aşkları vardı.
Ellerindeki imkanları kullanmak için çaba vardı.
Bir de bu güne bakıyorum.
Ne bir heyecan var, ne bir gayret var.
Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibi hizmet alamamanın hüznünü, ezikliğini yaşıyoruz.
Üzülüyorum tabii. Fatsa’da doğduk büyüdük. Her Fatsa’lı gibi ilçemizin daha da büyüyüp, gelişmesini istiyoruz.
Bu işler tabii ki sadece istemekle olmuyor. Çaba göstermek gerekiyor, gayret istiyor.
Yine eskiden yazdığım yazıları gözümde canlandırıyorum ki, ilçenin bir sorununu gündeme taşıdığımda “Vekillerimizin telefon trafiğine maruz kalıyordum.
Bazı sorunlar için Projesinin çizildiğini, ihale aşamasında olduğunu, bazı işlerinde takip edildiğini, en kısa zamanda ihaleye çıkarılacağının müjdesini veriyorlardı.
Müjdeli haberler gibi de çocuklar gibi seviniyorduk.
Şimdi bakıyorum da, hiç kimsenin kimseden haberi yok. Ne yapılandan, ne de yapılacaklardan bihaberler.
Onun için ben sık sık Kayahan’ın “Canım sıkılıyor canım” şarkısını dinliyorum.
Belki bir duyan erden olur da “Sıkma artık canını. İşler yoluna girdi” diye bir ses bekliyorum.
Fıkrayı bilirsiniz...
Adamın biri Temel'den borç almış...
Ödememiş. Temel de adamı mahkemeye vermiş.
Mahkemede... Hâkim, davalıya sormuş:
- Temel'den borç almışsın... Neden ödemiyorsun?
Adam "Hâkim Bey" demiş... Temel'i göstererek:
- Onu ilk defa burada görüyorum... Onu tanımıyorum.
Temel'in kafasının tası atmış... Alacağını falan unutmuş:
- O beni tanımıyorsa...
Ha ben onu hiç tanimayrum.