ÇARPIKLIKLAR
Yeryüzünde bir düzen vardır. Dünyanın hiçbir yerine (Gösteri yapanlar hariç) ellerin üzerinde yürüyeni ya da yerde sürünerek gideni göremezsiniz. Yine hiç kimse arka tarafına yürüyerek yol almaz. İniş inmekle yokuş çıkmak arasında da elbette fark vardır. Biri daha rahat, diğeri daha yorucudur. Ancak bu ve buna benzer olağanlıkların istisnasının yaşandığını bizim ülkemizde sıkça görmek mümkündür. Örnek mi istiyorsunuz?
Devlete es kaza yanlışlıkla fazla para mı ödediniz? Üzerinden 10 yıl geçince zamanaşımına uğrar, fark edip istediğinizde size 9 yıl sonra da olsa aynı parayı iade eder. Devletin sizde alacağı olduğunda ise gününde ödemediğiniz takdirde en yüksek oranda faizi ile geri ister. Bu yüzden ihale bedelini alamadığı için vergisini ödeyemediği için batan çok yüklenici (Müteahhit) tanıyorum. Geçmiş yıllarda vergi borçlarına aylık % 4 vade farkı ödeniyor ama ödenek kalmadı diye yaptırdıkları işin bedelini vade farkı ödemeden yıllarca sallıyorlardı. Vergi borcu kat kat artan yüklenici ihlale bedelini aldığında vade farkı ile katlanan borcunun ancak yarısını ödeyebiliyor ve iflas topunu patlatmak durumunda kalıyordu.
Bir başka örnek: Bir taşınmaz parsel düşünelim. Sahibi yıllarca emlak vergisi ödememiş. Bugünlerde emlak vergi borcu olan taşınmazların satışı gerçekleştirilmiyor. Özellikle Özal Hükümetleri zamanında alınan bir kararla emlak vergisi borcunun olup olmadığına bakılmadan satış ve devirler yapılabiliyordu. Satış yapıldıktan yıllar sonra eski malikin emlak vergisi borcu yeni malikten alınabiliyor. Bu kural bugün hala geçerlidir. Üstelik eski malikten bu alacağı tahsil etmeyen devlet kendisi bile olsa ne yapalım bir hata yapmışız cezasını sen çekeceksin diyor. Yeni malikin eskisine rücu hakkı elbette var, ancak çoğu zaman satıcının son kozu olan taşınmazını sattığı için tahsilat mümkün olmuyor.
Sermaye şirketlerinde (A.Ş. ya da Ltd. Şti. gibi) şirkette alacağı olan o şirketin ortağı mülti milyarder bile olsa, katları, yatları hatta özel uçağı bile olsa şirketin borcunu ortağın şahsi mal varlığından alamıyorsunuz. Adam karşınızda pis pis sırıtıyor, yanında onlarca kişi ile yemek yiyip, ziyafet veriyor, sizin bir yıllık geçim kaynağınız olan miktarı bir yemek parası olarak veriyor, ama siz O’nun ortağı olduğu şirketteki kesilen bacağınızın tazminatınızı alamıyorsunuz.
Ya devlet alacakları olan vergi ve SGK primleri için durum nasıl? İş devlet alacağı olunca 180 derece terse dönüyor olay. Bu durumda devlet alacağı için şirket ortağının (Belli kurallar dahilinde) kolundaki saati bile sattırılabiliyor.
Konunun nerden aklıma geldiğine gelince: Ülkemizde bu kadar enflasyonun olacağının bile düşünülmediği aralık ayında devletin vergi ve cezalarda % 36,2 zam yaparken ev kiralarında % 25 artışı reva görmesi yaşadığımız çarpıklıklardan bir başkası olarak tarihe geçmiştir. Torunum 10 yaşında.. Bu konular konuşulduğunda: ‘’Dede ne şaşırıyorsun. Burası Türkiye…’’ diyor.