63 YIL GERİYE DOĞRU
Nerde okuduğumu hatırlamıyorum. Bundan 63 yıl önce, yani 1959 yılında Aydın İlinin belediye başkanı Rahmetli İsmet Sezgi iken dönemin ana muhalefet partisi genel başkanı Rahmetli İsmet İnönü Aydında bir kapalı salon toplantısı yapmak ister. (Bu arada İsmet Sezgin’in ömrü boyunca sevecen, babacan, aydın ve hoş görülü bir insan olduğunu, bu yüzden ömrünün son yıllarında siyasi görüş farkı olmadan her kesimin İsmet Abisi olduğunu, Rahmetli Süleyman Demirel’in başbakanlığı döneminde de bakanlıklar yapan saygın bir insan olduğunu yazmadan geçmeyeceğim.) Aydın’da kalabalığı ağırlayacak en büyük salon belediyeye aittir. Demokrat Partiden seçilmiş olan belediye başkanı İsmet Sezgin’den ana muhalefet CHP nin toplantısı için belediyenin toplantı salonu istenir. Rahmetli Sezgin ikiletmeden düşünce özgürlüğüne saygıdan dolayı salonu ana muhalefet partisi CHP ve genel başkanı İsmet İnönü’ye veriri. Vay sen misin ana muhalefeti konuşturan diye dönemin başbakanı Adnan Menderes tarafından Aydın Belediye Başkanı İsmet Sezgin başkanlık görevinden alınmaya kalkışılır.
Bu yazıyı okuduğum zaman: ‘’Yok artık bu kadarı da olamaz!’’ diye düşünmüştüm. Bir başka partinin genel başkanının konuşmasına izin verilmemesini medeni ülkelerde dile getirmek bile komedi geliyordu. Olamazdı. Bugün 63 yıl öncesinden de geriye gittiğimizi üzülerek ve kahrolarak görüyorum. Bugünün ana muhalefet partisinin açıklamasını veren televizyon kanallarına ceza yağdırılıyor. Bu durumu Papua Yeni Gine sokaklarında dolaşan birisine anlatsan ağzından başka yerleri ile güler. Gerçekten de olacak şey değildir yapılanlar. Bundan 20-25 sene önce günün birinde ana muhalefet partisinin açıklamalarını veren televizyon kanallarına ceza yazılacağı dile getirilse inanıyorum ki bu cezaların altında imzası olanlar bile inanmaz, komik bulurlardı. Nerden nereye geldiğimize dikkat çekmek istiyorum.
Ülkemizde en karanlık günleri yaşıyoruz. Twitt atmak yasak, paylaşmak yasak, iktidardan yana değilsen siyasi beyanat vermek yasak, yürümek yasak, toplanmak yasak, yasak oğlu yasak.. Parkta yoga yapmak bile yasak oldu. En doğal Anayasal protesto hakkını kullanmak istediğinde gözünün üstünde kaşı olanlar bu toplantıya katılamaz çünkü gözün üstündeki kaşlar görüşü engeller, biz halkımızı düşünüyoruz gibi aklın hayalin alamayacağı bir gerekçe bulunup engel çıkarılmaya çalışılıyor.
Cumhurbaşkanını eleştirirsen hakaretten yargılanıp cezaevine gönderiliyorsun, Ana muhalefet partisinin genel başkanına yumruk attığında basit yaralamadan ceza alıyorsun ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması sayesinde elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorsun. Benim ülkem bu hallere düşmemeliydi.
Evet! Bir kez daha üzülerek yazıyorum. En karanlık günleri yaşıyoruz. Ama unutmayın ki en karanlık anlar sabahın yaklaştığı anlardır. Yavaş yavaş tünelin ucundaki ışık, siste ve denizde kaybolanlar için kara gözükmeye başladı. Arada boş yere yananların olduğu bir gerçektir. Ama unutulmamalıdır ki sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkacağız karanlıktan aydınlığa?