YAZMAK İÇİN VERİMLİ BİR ÇAĞ
Bazen düşünürüm de ulusal basında köşe yazısı yazanlar için işin içinden çıkamadığım olur. Her gün yazı yazacak konuları nasıl bulurlar? Ben haftada bir yazdığım halde bazen yazacak konu bulmakta zorlandığım zamanlar olabilirken her gün yazmak gerçekten büyük başarıdır. Bizim gazete Perşembe günü baskıya girer, Cuma günü dağıtımı yapılır. Normal olarak köşe yazılarının Çarşamba akşamı ulaştırılması Musa’nın işini kolaylaştırır. Çok önemli bir gelişme beklentisi içinde değilsem genelde Salı gününden kendimce haftanın olayını ele alıp yazımı yetiştirmeye çalışırım. Ancak Salı veya Çarşamba özellikle bölgemizi ilgilendiren bir gelişme olacaksa son ana kadar beklemeyi tercih ettiğim olmuştur. Bazı köşe yazarı arkadaşlarımın ise güncelliği yakalamak için olsa gerek Perşembe günü baskıya başlandığı esnada yazı gönderdiklerine de tanık oluyorum.
Bu günlerde gündem o kadar dolu ki değil haftada, günde iki konu işlenecek kadar hareketlilik yaşıyoruz. Yani yazı yazmak için çok verimli bir dönemden geçiyoruz. Şimdi diyebilirsiniz ki madem gündem o kadar dolu da neden aynı Güneş Gazetesinde nerdeyse birer hafta ara ile üç ayrı köşe yazısında da Sahil Yolu gündeme alınmış? Hemen şöyle cevap vereyim. Bir kere bana gazete gecikmeli geldiği için kimin ne yazdığını geç öğreniyorum. İkincisi Sahil Yolu o kadar perişanlık oldu ki değil köşe yazıları Fatsa’da yaşayanların haftada iki sefer eylem yapmasını gerektirecek kadar yaşamı zorlaştırmaya başlamış. Herkesin her zaman gündemde tutması gereken bir hal almıştır. İstediğiniz kadar yazacak konu bol olsun, Fatsa’da basılan bir gazetede Suudi Arabistan ziyaretinden de İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz seyahatinden de önemlidir. Eskiden İstanbul’dan yola çıktığımızda Ünye’nin girişi ile çıkışı arasında geçireceğimiz bir saatlik zamanı düşünür, hesabımızı ona göre yapardık. Şimdi de Fatsa’da yaşayanlar Dolunay Mahallesinden sonra şehre nasıl gireceklerini, Ordu Trabzon yönüne devam edecekler ise Bolaman Irmağını nasıl geçeceklerini düşünüyorlar. Elbette böyle bir konu hemen hemen her gün ele alınır.
Bu kadar çok konu varken bu konu ile ilgilenmenin bir başka nedeni de: Diğer konuların sahipli olmasıdır. Örneğin Ordu’da maden araması adı altında yapılan doğa tahribatının ilgileneni çoktur. İstanbul’dan Ankara’ya herkes ayaklanmış durumdadır. Fatsa’da yıllarca bunun mücadelesi verilmiştir, verilmeye de devam edilmektedir. Bugünlerde Ulubey ayaktadır. Bütün ilçelerdeki doğaya duyarlı insanlarımız da Ulubey ve Ulubeylilere destek olmaktadır. Her bir mücadele için kitap bile yazılabilir.
Kısacası bu kadar konu bolluğunda biraz dertleşir gibi olduk. Önümüzdeki günlerde tekrardan tek konular işleyerek buluşmak umuduyla…