RAMAZANIN GETİRİKLERİ
Ramazan ayı gelince Tv.’ler hemen Ramazan programı koyarken, yazılı basın ise birkaç sayfasını eski ve günümüz ramazanlarına ayırır. Bende bu yazımda ramazanla ilgili yada camilerle ilgili birkaç anekdot yazmak istiyorum.
Eskiden Fatsa’nın nüfusu azdı ama Ramazanda bütün camiiler namaz kılan cemaatle dolardı. Bugün Fatsa’nın nüfusu eskiye göre sekize katlanmış, ama camii cemaati azalmış vaziyette. Hem cemaatin şekli değişti. Orta camiye yada başka bir camiye gidin yüz kişilik cemaat varsa otuzu arkaya yerleştirilmiş oturaklarda oturuyor. Eskiden cemaat ön safta namaz kılmak için erkenden camiye giderdi. Şimdi cemaat arkadaki oturarak namaz kılacak oturaklarda yer bulamam diye erkenden camiye giriyorlar.
Cemaatte bir gariplik ise adam tam Namaza duracak gözündeki GÖZLÜĞÜ çıkarıp önündeki halıya iki ayağının arasına koyuyor. Acaba gözümdeki gözlük halıya düşerse kırılır diye mi korkuyor bilmem!!! ama bakıyorum marka pahalı bir gözlük değil. Bildiğimiz plastikten yapılmış ucuz bir gözlük.
Bir başkası ise tam Namaza duracak hemen cebinde çıkardığı TELEFONUNU yere halının üzerine koyuyor. Sanki cebinden halıya düşse kırılacak. !!!Namaz kılma sırasında telefonu çalsa yerdeki telefona nasıl müdahale edecek bilmiyorum. !!! Onun namazda halıya düşüp kırılabilir dediği telefonu sokakta kızlar kot pantollarının arka cebinde taşıyor.!!! Geçen gün gördüm birisi Nuh-Nebi’den kalma modası geçmiş TAKOZ gibi telefonunu cebinden çıkarıp önündeki halıya koydu. Halbuki üzerinden KAMYON geçse kıramaz.
Geçen haftaki yazımda eskisi gibi camilerde Mukabele okuyan hafızlar yok demiştim. Bunu başlıca sebebinin Eğitim sisteminde meslek okullarını müfredatında yapılan değişikliklerden olduğunu duydum. Mesela eskiden Fatsa Anadolu İmam Hatip Okulunda onlarca hafız varken bugün sadece iki hafız eğitim görüyormuş. Bu gidişte beni çok etkileyen KURRA Hafızları göremeyeceğiz. (Kurra hafız Kuranı-Kerimi aslına sadık kalmak şartıyla 10 ayrı sesle okuyan demektir. Fatsa’da bir Aydın Güneş Hoca Kurra Hafızdır)
Benim hayret ettiğim başka bir konu 604 Sayfalık bir metni bir insan nasıl ezberler. Meğer Kuranı- kerimi ezberlemek için üstün zeka gerekmiyormuş. O yazılış itibarı ile benzetme olarak bir çorabın bir ipliğini çekince nasıl çorap sökülmeye başlarsa kuranı-Kerimde bir taraftan ezberlemeye başlanırsa sonu geliyormuş. (Yada ona Kuran’ın mucizesi de denirmiş)
Bir başka açıklama şekliyse Allah kelamı olmasıymış. Buna örnek verecek olursak. SEMAVİ Dinlerden olan Hıristiyanlıkta İNCİLİ ezberden okuyabilen bir PAPAZ yoktur. Yani incilin hafızı olmaz neden derseniz!!! Günümüz İncillerinin insan elinden çıkma olmasıdır. TEVRATIDA Ezberden okuyabilen HAHAM yoktur tahrif edilmiştir. Onunda aslı olmadığı ve elde olanın insan yazması olduğu için!!!. TEVRATINDA Hafızı olmaz. Kuranı- kerimle diğer dinlerin kitaplarını karşılaştıracak olursak. Kuranı-Kerim 604 SAYFA 9060 SATIR dır. Bugün insanın yazdığı 9060 satır şiiri ezberden okuyacak birinin olduğunu sanmıyorum.
ESKİ RAMAZANLAR
Eskiden teravih kılmaya Sülük gölünden SAHİL Camiine gitmek bizim için hem eğlenceli hem de lükstü. Biz o yıllarda Orta Okulda okurduk. Sahil camiinin üst katına çıkardık. Alt kattaki kalabalık cemaat vaaz hocasını huşu içinde dinlerken üst kattaki hanımlar kendilerine ayrılan bölümde toplanırlardı. Oradaki hanımların vaaz sırasında çıkardıkları UĞULTUYU Hoca efendi kürsüden müdahale etmek zorunda kalırdı.
Hoca efendi teravih Namazına başladığı anda üst katta bizim yaramazlıklarımız başlardı. Kıkır kıkır gülmeler, ve Rükuya eğilince öndeki arkadaşın sırtına binme, ya da Secdeye gidince öndeki arkadaşın ayaklarından çekip onu yatırmalar. Hoca efendi selam vereceği anda ise hiç bir şey olmamış gibi ciddi ciddi selam vermeler gibi. Bu anlattıklarımın üzerinden yıllar geçti. O yıllarda camiye gelmeyen arkadaşlarımız bugün 60 yaşını geçti hala cami cemaati olamadılar. Ama o yıllarda camiye gelip yaramazlık yapan arkadaşlarıma bakıyorum bugün camii cemaati olarak saflardaki yerlerini almışlar.