5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ
Bu hafta avukatlar haftasıdır. Çeşitli kaynaklarda çok çeşitli hikayelerle 5. Nisan avukatlar günü olarak kabul edilmiştir. Hikayeler farklıdır ama 5 nisan tarihi üzerinde mutabakat sağlanmıştır. Gerek Türkiye Barolar Birliği ve gerekse O’na bağlı çeşitli barolar işi biraz daha farklı kılmak ve sesini duyurabilmek için 5 nisanı içine alan haftayı avukatlar haftası olarak ilan edip bütün bu hafta boyunca konferanslar, konserler, yemekler gibi etkinlikler düzenlerlerdi. Meslek hayatımın ilk etkinliğine İstanbul Barosunun kuruluşunun 100. Yılına denk gelen 1978 yılında Yeşilyurt’da bir otelde düzenlenen yemek ile katılmıştım. Anarşi ve terörün zirveye tırmandığı yıllardı. Ne yazık ki daha yemeğin başlarında Rahmetli Sever Tanelli Hocanın kurşunlandığı haberi geldiği için yemeği bitirmeden başkan Orhan Apaydın’ın üstadın anonsu ile dağılmak zorunda kalmıştık. O yıllar yarım kalan etkinlikler bu yıllarda hiç yapılamaz oldu.
Akılları durduran gelişmeler oldu. Her yıl bir hafta boyunca duruşmalara girmeye bile zamanımız olmazdı. Hafta içi ve hafta sonu kendimizi baronun tertiplediği etkinliklerin için bir görevi ifa ederken bulur, hafta sonu da müzikli bir balo ile final yapardık. Yargı siyasallaştıkça siyasallaştı. Vicdanının sesini dinleyen az sayıda savcı ve yargıç elbette var ama çoğunluğun etkisi yargıya öyle bir gölge düşürdü ki anlatmak ve izah etmek mümkün değil. İşte bu nedenle dünyanın en kalabalık Barosu olan İstanbul Barosu son yıllarda hukukta kutlanacak bir durum kalmadı diye avukatlar haftası etkinlikleri yapmamaktadır. Bana göre de doğru bir tavırdır. Gerçekten de kutlanacak bir durum kalmamıştır. Hukuk katledilmiştir. İktidara oy veren kitlenin bile hukuka güveni kalmamıştır. Avukatlar keyfiliğe engel oluyor diye yargının ayağı olmaktan çıkarılmaya çalışılmaktadır. Gerçekten de avukatlar koşturulmaya çalışılan hukuksuzluk atının ayağına çelme takmaya çalışmaktadır. Yandaş barolar oluşturup, avukatları etkisiz kılma girişimleri şu an için başarılı olamamıştır. Ancak yapılan bu atraksiyonlar belli bir kesimin gözünde avukatların eski prestijlerini etkilemiştir. Yıllar önce Londra Hava Alanında biniş kartı sıram geldiğinde pasaportumda mesleğimin avukat olduğunu gören görevlinin sıraya girmemden duyduğu üzüntü ve sonrasında uyguladığı ayrıcalığı 30-32 yıl geçmesine karşın unutamıyorum. Avukatlığın prestijinin tadını, mutluluğunu, hazzını duyduğumla kaldım. Ülkemde o hazzı hiç tadamadım. Değil düz avukatlar, o avukatların seçtiği baro başkanlarına yapılan muameleleri gördükten sonra 5 nisanın gerçekten de öneminin kalmadığına inanır oldum.
Akıl almaz talepte bulunan avukatlar ve bu akıl almaz taleplere olur kararı veren yargıçları gördükçe inanın yıllarını bu camianın içinde geçirmiş bir kişi olarak ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Yıllarca (en az 4 yıl) kalınca kitapları okuyup ta okuduğunun aksine kararlar verebilenleri bir türlü anlayamıyorum.
İşte bu karamsar ortamda, yeniden eski günlerdeki gibi saygın avukatlara, saygın hukukçulara ve gerçekten saygı duyulacak tarafsız, siyasetten uzak bir yargı sistemine ulaşacağımız umudunu taşıyarak bir avukatlar haftası geçiriyoruz. Bu dilek ve temennime katılan tüm meslektaşlarımın avukatlar gününü candan yürekten kutluyorum.