İSTANBUL’DAKİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİMİZ
Daha önce defalarca yazdığımız için bildiğinizi sanıyorum. Buna karşın tekrarlamakta yarar görüyorum ki İstanbul’da bulunan Anadolu kökenlilerin en kalabalığı Sivaslılardır. Geçtiğimiz günlerde (Verilerine pek faza güven duyulmasa da) ülkemizin tek istatistik kurumu olan TÜİK Türkiye’de dağınık vaziyette değişik illerde yaşayan yabancıların başında da Sivaslıların geldiğini açıkladı. İstanbul’da Sivaslıların fazla olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. İkinci sırada Kastamonulular oturur. Gelelim üçüncü sıraya… Üçüncü sıra değişkedir. Bazen Giresunlular, bazen da Ordulular bu koltuktaki yerlerini alırlar. Bu kalabalığın doğal sonucu olarak sivil toplum örgütlerinin oluşumu söz konusudur.
İstanbul’da yaşayan yabancılar sıralamasında üçüncülük koltuğunu işgal eden Ordulular sivil toplum kuruluşları sıralamasında da bunun hakkını vermişlerdir. Bundan on yıl önce hakim olduğum sivil toplum örgütü sayısına bugün hiç kimsenin hakim olamadığını söylersem abartmamış olurum. Gerçekten de Mesudiye’nin bazı köylerinin birden fazla derneği bulunmaktadır. Birkaç yıl önce ilk Ordu Dernekler Federasyonunun kuruluşunda etkin görev alan arkadaşımız rahmetli Salih Ziya Cörüt yardım istediğinde daha erken olduğunu düşünüyordum. Yanıldığımı çok kısa bir süre sonra far ettim. Hem Ordu Dernekler Federasyonun imza attığı başarılı organizasyonlardan, hem de arkasından mantar gibi federasyonların kurulmasında. Bu gün için bırakın Ordu’yu birçok ilçenin dernekler federasyonunun olduğunu görüyoruz. Artık federasyon aşaması tamamlanmış Konfederasyon aşamasına geliniştir.
İstanbul’da Ordu dernekler Konfederasyonlarının kurulması güzel ve guru verici bir şeydir. Böyle büyük sivil toplum örgütlerinin oluşmasından guru duymayacak bir Ordulunun olacağına ihtimal vermiyorum. Ancak son zamanlarda dernek, federasyon ve konfederasyonların siyasi amaçlar uğruna istismar edilmek istendiği kuşkularını taşıyorum. Bunun çok tehlikeli ve çok yanlış olduğunu üstüne basarak dile getirmek istiyorum. Ne şahısların ne de siyasi parti temsilcilerinin sivil toplum örgütü etrafından toplanan iyiniyetli, memleket sevdalısı insanları bu iyi niyetlerinden dolayı istismar etmesini doğru bulmuyorum. İstanbul’da yaklaşık 10 yıl Fatsalılar Derneğinin Başkanlığını yaptım. Ne ben ne de değişik siyasi partilerde kaydı olan dernek yöneticisi olan arkadaşlarım bir gün, hatta bir saat bile dernek kapısından içeri siyaseti sokmamıştır. Her seçim döneminde herkes gider kayıtlı olduğu, gönül verdiği siyasi partiden aday olur veya aday olanlara destek olabilir. Ancak hiç kimse siyasette bir yerlere ulaşabilmek için memleket sevgisi uğruna verilen özveriyi kullanamaz, kullanmamalıdır. Kötü niyetle bu organizasyonların içinde olanlara da bu fırsat verilmemelidir.