ENFLASYON CANAVARI…
Yüksek enflasyon,belirsizlik içeren ekonomi politikası,hukuk ve liyakat eksikliği derken,kuzeyde başlayan savaş hayat pahalılığına zirve yaptırdı. Bazı uzmanlar da hala,”bunlar daha iyi günlerimiz” diyor ya insanın çıldırası geliyor. Sakız 18 lira,cips 13,bisküviler 8-10 liradan satılırken bunlar nasıl iyi günlerimiz olabilir. Gerçi geçenlerde Hıyar 40 Lira,Patlıcan da 45-50 idi…
Elektrik,akaryakıt,doğal gaz bu kadar yüksek iken,her şeyi üreten bu kaynaklara pahalı ulaşan üretici ne yapsın. 100 lira ile 4,5 litre akaryakıt alıyorsunuz. Fatsa’dan Orduya gidiyorsunuz geriye yürüyerek gelmeniz gerekiyor. 5-6 ay önce 50 liralık yakıtla Orduya gidip geliyor,diğer 50 lira ile de yemek yiyordunuz. Örnekleri çoğaltmak,işi mizaha dökmek çok kolay ama,fakir fukarayı düşününce insan yazarken utanıyor…
Bunları söylediğinizde toplumda “bir kesim-iktidar yanlısı” restorantlar dolu, sokaklar dolu vs. gibi zırva cevaplarla suç bastırıyor. Bizim insanımızın “Zengin Taklidi” yaptığını göremiyor bu arkadaşlar. Boşalan köylerle şehirlere dolan üretmesi gereken insanımızı tüketmeye alıştırmış iktidarın suçu bu durum net…
Sürekli yol köprü hastane açmakla övünüyor,gelişmişlik ölçüsü olarak bunları öne sürüyoruz. Bu sebeple değil mi “Kanal İstanbul” ısrarı. Yapımı sırasında çalışacak işçi ile ve oluşacak dolgu ile övünen akılsızlar,sonrasında ne yapacaklar acaba. Son 20 yılda yapılan Köprü-Otoyol-Şehir Hastanesi - Havalimanlarının yarısı yapılmasaydı ve bunlara harcanan paralar ile 81 ile 10.000 kişinin çalışacağı fabrikalar yapılsaydı, bugün farklı şeyler konuşuyor olur muyduk…
Savunma sanayisinde gösterdiğimiz başarıyı, teknolojide-tarımda-enerjide-sanayide gösteremiyor olmamızı sadece “dış güçler” ile açıklamak ne kadar milli ve yerli. Siha ve İha üreten ülkenin, samanı - çay kaşığını-buğdayı yurt dışından ithal ediyor olması övünülecek bir durum mu. Yazıyı yazarken televizyonlarda son dakika haberi geçiyordu; Ayçiçek yağı taşıyan gemi İstanbul’a ulaştı, diğerleri de yolda. Vay bee, gerçekten haber mi bu diye bir daha bakıyor insan…
Lozan anlaşmasının madenleri kullanmamıza izin vermediğini düşünen beyinsizlerin yaşadığı bu coğrafya,maalesef kaderimizi de çiziyor. Yaşıtlarımız olan İngiliz, Alman, Fransız resimle-müzikle-doğa ile vs vakit harcarken, bizler ise sokak köpeklerini zehirlesek mi - ayçiçek yağını ucuza alabilsek mi-tuvalet kağıdı dinen caiz mi, yakında da sakız çiğnemek orucu bozar mı gibi absürd tartışmalarla yaşamak zorunda kalıyoruz. Sonra da buna coğrafya kader diye bir etiket yapıştırıyoruz. Oysa medeniyetin başladığı ve geliştiği bu coğrafyayı tembellikle,sahtekarlıkla,Araplaşarak bozan da biziz. Umarım Ortadoğu da yaşayan diğer ülkelerin başına gelenleri yaşamadan kendimize geliriz ve medeni bir toplum olmaya başlarız. Biraz zor ama,umut fakirin ekmeği. Saygılar…