FATSA BAŞKA TÜRLÜ HİZMET ALAMAZ
Bizim ülkemizde, Fatsa gibi ilçelerin hizmet alması zordur.
Bunun bir yığın nedeni vardır.
Birini söyleyeyim size…
Yerel yönetim olsa da “yerinden” yönetim yok ülkemizde…
Hiç olmadı. Belki de hiçbir zaman olmayacak…
Sistemin arızalarından biri de budur bana sorarsanız…
O yüzden Ankara’nın resmi ve soğuk binalarını aşındırmadan-arşınlamadan hizmet gelmez kolay kolay…
Fatsa’nın gözbebeği Organize Sanayi Bölgesi nasıl kuruldu dersiniz?
Bilmeyenler için tek cümlede özetleyeyim:
Ankara’yı suyolu yaparak…
Yatağı-yorganı başkente sererek…
Bazen bir-iki kişi, bazen de heyetler kurarak…
Böyle olmaması gerekirdi ama bu şartlarda böyle olmak zorunda…
Bu memlekette; “Sandığa gittim, hükümeti seçtim. Şimdi gelsin bakalım hizmet…” diye bir şey yok ne yazık ki…
Bir başka deyişle sırt üstü yatarak hizmetin gelmesini bekleyemezsin.
Ya da çok beklersin(!)
Bu güne kadar önemli hangi hizmeti aldıysak, Fatsa olarak verdiğimiz amansız mücadelenin sonucudur.
Bundan emin olun…
Bizi bu anlamsız zorluklara sürükleyen hükumetler mi yoksa bürokrasi mi?
Sistemden dolayı belki hiçbiri…
Belki de her ikisi…
Kim bilir; belki bütün toplum…
Ama bir gerçek var ki; o da Ankara’dan hizmet almanın zor olduğudur.
Bize bu zorlukları reva görenlerin statükocu zihniyetleridir.
Siyasetçi Fatsa’ya gelir ve ballandıra ballandıra her hangi bir proje anlatır.
Ne der mesela? Hemen söyleyeyim:
“Fatsa Çevre Yolu bir zarurettir. En kısa sürede hayata geçireceğiz”
“Güzergâhında Fatsa’nın da bulunduğu Samsun-Sarp arasına demiryolu döşeyeceğiz. Fizibilite çalışmaları neredeyse bitti.”
“Eski çöplük alana millet bahçesi, Evkaf Mahallesi’ne de kentsel dönüşüm yapacağız” vs. vs.
Bu açıklamaları yaparlar ve giderler.
Sadece giderler.
Sonra biz burada günler, aylar ve çok defa yıllarca o projeleri konuşur dururuz.
Basınıyla, esnafıyla, iş çevresiyle velhasıl topyekûn vatandaşıyla hararetli tartışmalar yaşarız.
Sözü verilen hizmetler “gelecek” veya “gelmeyecek” diye papatya falları açarız.
Ve siyasilerin yaptığı bu tür açıklamalar her nedense hep seçim arifesine denk gelir.
Neden acaba?
Şark kurnazlığına bundan daha nefis bir örnek olabilir mi?
Tam bu noktada Fatsa adına sormak isterim:
Söz verdiğinize göre kaynak nerede?
Kaynak yok idiyse neden söz verdiniz?
Kırk elli yıl öncesinin siyasileri gibi yapacaksanız sizin farkınız nerede kaldı?
Malum; o dönemin siyasileri miting meydanlarında; “Kim size bir veriyorsa, ben iki vereceğim. Düşün peşime…” diyerek en kritik seçimleri kazandılar.
Ayıplamayın ama “Rahmetli de sollardı” demek geçiyor içimden…(!)
Madem genel olarak siyasilerin durumu bu… Peki; biz neden her seferinde ikna oluyoruz?
İşin o kısmı bir başka muamma zaten…
Demem o ki; böylesi kaygan bir zeminde hizmet almamız için yine yollara düşmeliyiz.
İçinde kaymakamın ve belediye başkanının da bulunduğu bir heyet kurarak Ankara’nın yolunu tutmalıyız.
Hem de hemen… Hem de sık sık…
HOŞÇA KALIN