GÖRDÜKLERİM
Geçtiğimiz haftayı yarım hafta da olsa Fatsa’da geçirdim. İçinde sürekli yaşayanlar fark edemezler. Ben ve benim gibi aralıklı gelenler biraz da dikkatli kişiliklerse en ufak değişikliği bile gözden kaçırmazlar. Bana gelince ;Hem çok meraklı bir kişi hem de amatörce de olsa bir gazeteci gözüyle görürüm her yeri… Adeta şehrin en ücra köşelerinde bile dolaşarak son geldiğim tarihten sonra oluşan değişiklikleri tespit etmeye çalışırım. Olumlu veya olumsuz hiçbir şeyi gözden kaçırmamaya özen gösteririm. En son dört ay önce Ekim ayında gelmiş, 10 gün civarında kalmıştım. En fazla dikkatimi çeken hususun meydan düzenlemesindeki ağaç eksikliğini yazmıştım. İsterseniz yine aynı yerden başlayalım.
Meydandaki Koçlara ait arsanın meydana katılması çok güzel olmuş. Konu ile ilgili katkısı olan herkese sonsuz teşekkürler. Sözüm O’na ağaçlandırma da yapılmış. Karadeniz’in mavisi ve yeşili meşhurudur. Yapıldığı iddia edilen ağaçlandırma bana göre Karadeniz’in meşhur olan yeşilliğine kafi gelmemektedir. Biraz daha ağaçlandırılması kanımca beni olduğu kadar çok sayıda insanı daha da mutlu edecektir. Sahildeki palmiyelerin Fatsa’nın çehresini değiştirdiğini ve güzel şehrimizi turizm kentleri sınıfına soktuğunu kim kabul edemez. İnsanlarımız yaz aylarında meydandaki çınar veya ıhlamur ağaçlarının gölgesinde oturup çayını içerek sohbetini edebilmelidir. Bu eksikliğin de en kısa zamanda fark edilerek giderileceği umudumu muhafaza etmek istiyorum.
Bir başka konu ise trafik konusudur. Türkiye’nin mega kenti İstanbul’da bile son zamanlarda artan ekonomik kriz ve akar-yakıt fiyatlarına yapılan akıl almaz zamlar nedeniyle trafikte rahatlama olmuştur. Daha önce 2 saatte gittiğimiz mesafeyi bir saatte alabilmekteyiz. Fatsa’da özellikle akşam saatlerinde ve bilhassa Sahil yolunda İstanbul’da görülen bu rahatlık görülememektedir. Çok acil çevre yolu yapılmalıdır. Çok geç kalınmıştır. Geçen her gün aleyhe çalışmaktadır.
Bir diğer ve en büyük değişiklik ise bankalarda gözükmektedir. Reşadiye Caddesinin eski Kız Sanat Okulu bölümünden başlayan ve doğuya doğru devam eden kısmındaki 100 m.lik bir mesafede (ismi reklama girmesin diye yazmıyorum) (5) adet banka bulunmaktadır. Özellikle üç tanesi birbirine bitişik binaların giriş katındadır. Reşadiye Caddesi yılların Reşadiye Caddesi olmasa ismini değiştirip Bankalar Caddesi olacak duruma gelmiştir. Sokaklardaki içeri girebilme kuyruğu salgın kuyruğuna dönüşmüştür. Caddenin deniz tarafındaki kaldırımda yürümek mümkün olmamaktadır. Hemen hemen her bankanın ikinci şubeyi açmaya ihtiyacı vardır. Ne binaların fiziki şartları, ne de çalışan personelin fiziksel ve kimyasal durumu istenilen hizmeti karşılamaya yeterli değildir. Dip dibe girmiş kuyruklarda pandemi kol gezmektedir. Bankaların, şube müdürleri ve personel vasıtasıyla bu durumu genel merkezlerine iletip çözüm üretmesi gerekmektedir.
Son olarak, yıllar önce trafiğe kapatılan caddelerin durumunu dile getirmek istiyorum. Şehir merkezinde sadece yaya yürüyüşüne ayrılan yolların bu hale gelmesine katkısı olanlara minnet ve şükran duygusunu dile getirmeden geçmeyeceğim. Yıllar önce köy kamyonlarının dahi park edip yolcu topladığı Beşik Pazarında bugün için yayaların dahi birbirine çarparak geçtiğini görünce verilen kararın ne denli isabetli olduğu çok net bir şekilde anlaşılmaktadır.