ALTIN ÖLÜM MÜ? ALTIN GİRDAP MI?
Siyanürle altın çıkarma konusu Fatsa’yı uzun yıllar meşgul etti.
Korkarım daha uzun yıllar meşgul etmeye devam edecek…
Ne düşündüğümü bir cümlede ifade edeyim:
Konu, siyasi açıdan ve boyuttan ele alındığında hiçbir mesafe alınamıyor.
Bilimsel, ekonomik, sosyal, psikolojik ve hukuki boyutlardan ele alınmadıkça da ilerleme kaydedilmesi mümkün görülmüyor.
Vicdani yönünü de unutamayız bu arada…
Dikkatimi çeken ve aynı zamanda dikkatinizi çekmek istediğim bir başka açı da şudur:
Bu güne kadar konuya ilişkin sayısız makaleler yazıldı, haberler yapıldı.
Söylediğim gibi bunların büyük bir bölümü de siyasi içerikli yayınlardı.
Sırf bu yüzden, hazırlanan bilimsel raporlara bile kuşkuyla yaklaşıldı.
Böylece toplum; tatmin edici, doyurucu ve güven verici bilgiye doğru düzgün ulaşamadı.
Ta ki; gazeteci hemşerimiz İbrahim Gündüz’ün hazırladığı kitaplara kadar…
İlk olarak Altın Ölüm’ü yazdı.
Ardından da Altın Girdap’ı…
Ve bu iki kitabının ardından şu cümleyi kurdu:
“Türkiye’de adına madencilik denilen bir yağma-talan düzeni, yıkıcı etkisini artırarak devam ediyor.”
Fatsa’daki altın madenciliğinden ilham alsa da, bütün Türkiye’nin derdini anlattı aslında…
Sadece kitaplarını yazmakla yetinmedi.
Kitapları üzerinden, fırsat buldukça ulusal basın-yayın kuruluşlarına birçok röportajlar da verdi.
“Her köşe başına açılan taş ocakları, mermer ocakları ve kömürlü termik santrallerin de en az altın madenleri kadar yıkıcı etkilere sahip olduğu artık net bir şekilde görülüyor” sonucuna vardı İbrahim Gündüz…
Dikkat çeken ifadesi de şuydu: “Bu bir ekonomi değil, olsa olsa ekokırımdır”
Slogan gibi bir teşhisti bu…
Ve son kitabın adında yer alan bir kavrama atıfta bulunduğu: “Tıpkı bir girdap gibi, adına madencilik denilen sistemle Türkiye derinlere doğru çekiliyor.” ifadesi de ona ait…
Devam ediyor ve konunun daha iç karartıcı perdesini aralıyor.
Gündüz’e göre madencilik kapsamında şirketler, yerel yöneticiler, bürokrasi ve bakanlar arasında kirli ilişkiler var.
Fetö’yle iltisaklı ilişki ağına kadar dayandırıyor tespitlerini…
Zaten ilk kitabını yazmaya başladığında bazı duyumların, kuşkuların daha da belirginleştiğini ifade ediyor.
Belli ki; yaşadığı bu yolculuk, onu ikinci kitabını yazmaya zorluyor.
İşte size bir başka facia:
Birçoğumuz bu güne kadar madencilikte devlete ayrılan payın yüzde dört ya da beş olduğunu sanıyorduk.
Ama işin aslı astarı öyle değilmiş…
Sadece yüzde ikiymiş… İnanılır gibi değil…
İbrahim Gündüz bu bilgiye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in resmi açıklaması sayesinde ulaşıyor.
Konuya ilişkin mecliste verilen soru önergesine sayın bakan “yüzde iki” yanıtını vermek zorunda kalıyor çünki...
Değil bir kitabı, uzun bir röportajı bu köşede etraflıca ele alabilmek mümkün değil elbette…
Buna rağmen uzun bir çalışma, araştırma ve emek gerektiren Altın Ölüm ve Altın Girdap kitaplarına ve ülkeyi tehdit eden önemli bir soruna dikkat çektiğimi sanıyorum.
Fatsa’nın da içinde bulunduğu önemli bir soruna hem de…
O yüzden, kaynak seviyesindeki bu kitapları özellikle bölge insanımızın titizlik ve dikkatle okuması bir mecburiyettir.
Siyasi görüşümüz her ne olursa olsun.
Son sözü yine hemşerimiz İbrahim Gündüz’e verelim: “Bugün dünya ve insanlık, ‘olmak ya da olmamak’ noktasındadır. Tüm ülkeler birbirlerine göbekten bağlı olduğu gibi, atılacak her adım bütün insanlığı ilgilendiriyor artık...”
HOŞÇA KALIN